ATATURK
Sık Sorulan Sorular
Kıyı Mevzuatı ve Uygulamaları
a) Anayasa’nın 43. maddesi b) 3621 sayılı Kıyı Kanunu c) Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik d) 06.07.2011 gün ve 27986 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Kıyı Yapı ve Tesislerinde Planlama ve Uygulama Sürecine İlişkin Tebliğ.
Kıyı alanları ile ilgili kullanım esasları nelerdir?
Kıyı, Anayasa’nın 43. Maddesi uyarınca, herkesin eşit ve serbest kullanımına açık olan ve kamu yararına kullanılması zorunlu olan bir alandır. Bu Anayasal ilke çerçevesinde kıyıların kullanımında kamu yararı, gerek mülkiyet biçimi gerekse yapılanma ile ilgili kısıtlamalarla sağlanmaktadır. Daha farklı bir deyişle, kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altında olan, mülkiyete yani tapuda tescile konu olmayan bir konumdadır. Kıyılardaki yapılanma hakları ise son derece kısıtlıdır.
Kıyı ve dolgu alanlarında planlama ve yapılanmada önkoşullar nelerdir?
Kıyı alanları ve bu alanların doğal yapısını değiştiren bir eylem olan dolgu alanlarına dair işlem yapılmadan önce, hatırlanması gereken en önemli ilkeler, koruma, güncel anlatımıyla sürdürülebilir kalkınma ve kamu yararıdır. Anayasa’nın 43. Maddesinde kıyılar ve onların devamı niteliğindeki sahil şeritleri kullanımını öngörürken bu kullanımın koruma ve kamu yararı çerçevesinde sağlanması zorunluluğunu da hükme bağlamaktadır. Özet olarak değinmek gerekirse kıyı ve dolgu alanları, koruma-kullanma dengesi sağlanmak kaydıyla, kamu yararına kullanımı gereken, özel nitelikli alanlardır.
Kıyıda planların hazırlanması ve onayında neler dikkate alınmalıdır?
Yapılmak istenen dolgunun ve tesislerin Kıyı Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığı irdelenmelidir. Hangi amaçla ve nerede yapılacak olursa olsun bir dolgu planı teklifinin onaylı kıyı kenar çizgisini içeren, gerekiyorsa güncelleştirilmiş onaylı hali hazır harita üzerine hazırlanması zorunludur. Herhangi bir ölçekte planı olan bir alanda yapılacak dolgu planının bu planla irtibatlandırılması gereklidir. Dolgunun ve üzerindeki tesislerin onaylı planla uyumlu olması öncelikli bir koşuldur. Yapılacak kıyı tesisi için gerekli geri kullanım alanı, ulaşım bağlantısı vb. konularda öncelikle ilgili valilik veya belediyece işlem yapılmalıdır. İlgili idare ayrıca koruma ilkelerine uymak, ilgili tüm mevzuatı irdelemek ve tesisin gerekliliğini araştırmakla yükümlüdür. Gerekli incelemelerin yapılması ve tesisin yapımında sakınca bulunmadığının tespiti durumunda plan onayı ve yapılanma gündeme gelebilir. Herhangi bir nedenle korumaya alınmış alanlarda (doğal sit, sulak alan vb.); bu alanın koruma ilkeleri ile bağdaşmayan türde yapılanmalara izin verilmek üzere imar planı yapımı da söz konusu değildir.
Hangi durumlarda dolgu/kurutma yapılabilir?
Dolgu, arazi kazanma amacıyla, her zaman her yerde, her koşulda gündeme gelen bir eylem değildir. Dolgu ve kurutma işlemi, sadece kamu yararına gündeme gelebilen bir yapılanmadır. Bu koşulun yanı sıra dolgu ve kurutma yapılabilmesi için bir gerekliliğin veya bir zorunluluğun ortaya çıkması koşulu aranır. Dolgu/kurutma yapılabilmesi, söz konusu kullanım için daha uygun bir seçenek bulunamamış olması zorunludur. Bazı durumlarda ise dolgu yapımı olanaksızdır. Örneğin, içme ve kullanma suyu kaynakları dolguya konu olamaz. Sulak alan olarak belirlenen ve mevzuatta veya uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan yerlerde dolgu ve kurutma yapılamaz.   Dolgu ve kurutma; deniz, doğal ve yapay göl, akarsularda sadece yukarıda sıralanan şartların sağlanması koşuluyla ve imar planı kararı ile yapılabilir.
Hangi amaçlarla dolgu ve kurutma yapılamaz?
Daha önce de değinildiği gibi, dolgu kamu yararına gündeme gelen bir işlemdir. Dolgu, arazi kazanarak yerleşim alanı oluşturmak, sürekli depolama ve sanayi faaliyeti veya turizm tesislerini genişletmek gibi amaçlarla yapılamaz. Bu nedenle dolgu planlarının incelenmesinde, valiliklerce hazırlanan gerekçe raporu son derece önemli bir belgedir. Diğer taraftan Bakanlık, kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olmayan ve yapımı tamamlanmış dolgu alanlarını yasallaştırma amacıyla dolgu planı onaylamayı benimsememektedir. Bu nedenle yasal dayanağı olmayan dolgu alanları ile ilgili tekliflerin Bakanlığa iletilmemesi, haklarında gerekli yasal işlemlerin yapılması zorunludur.
Kıyı ve dolgu alanlarında ne tür yapılar yapılır?
Kıyıda, gerek herhangi bir dolgu gerekse imar planı yapılmaksızın bazı düzenlemeler söz konusudur. Kıyının kamu yararına kullanımı amacıyla yapılabilen bu tür yapılar, duş gölgelik, soyunma kabini 6 m2’den daha büyük olmayan ve en az 150 metre ara ile yapılabilen büfelerdir. Bunun dışında, kıyı alanlarındaki yapılacak her türlü düzenleme ve yapı imar planı yapımını gerektirir. Bu kapsamda kıyı ve dolgu alanlarında yapılacak yapı türleri ikiye ayrılır:   Birinci olarak; kıyının kamu yararına kullanımına ve kıyıyı korumak amacıyla yapılabilecek altyapı tesisleri veya bu amaçla yapı yapılabilmek için gerekli dolgu alanları ve üzerindeki tesisler sayılabilir.     Daha açık bir anlatımla, iskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım, dalgakıran, kayıkhane, tuzla, dalyan, fener, köprü, menfez, istinat duvarı, tasfiye ve pompaj istasyonu gibi kullanım amaçlı dolgular bu kapsamda sayılmaktadır.   Görüldüğü gibi bunların bir bölümü üzerinde herhangi bir yapılanmanın söz konusu olmadığı kullanımlardır. (Köprü, menfez, istinat duvarı, iskele dalgakıran gibi). Bir bölümü ise, kamu yararına kullanılabilmesi amacıyla üzerinde ayrıca yapılanmaya gidilmesi gereken türde dolgulardır (liman, kayıkhane, barınak, fener, pompaj istasyonu gibi). Kanunun ve yönetmeliğin ilgili maddelerine göre dolgu alanlarında, kıyıda yapılabilecek yapılarla birlikte yol, meydan, açık otopark, park, yeşil alan, fuar, çocuk bahçesi, deniz, hava ve kara ulaşımına dönük tesisler de yapılabilmektedir. Dolayısıyla bu alanların ve gerekli ise dolguların planlamasında zorunlu ve asgari üst yapının düşünülmesi gerekmektedir. İkincisi; faaliyetinin özelliği gereği kıyıdan başka yerde yapılması mümkün olmayan yapı ve tesislerdir. Bunları da; tersane, gemi söküm yeri, su ürünleri üretim ve yetiştirme tesisleri olarak saymak mümkündür.
Dolgu ve kurutma suretiyle kazanılan alanlarla ilgili imar planları nasıl hazırlanır ve onaylanır?
3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 7. Maddesi ile, Kanuna ilişkin Uygulama Yönetmeliğinin 14. Ve 15. Maddelerinde hangi hallerde doldurma ve kurutma yoluyla arazi kazanılabileceği ve bu alanlardaki yapılanma esaslarının neler olduğu ayrıntılı biçimde açıklanmış olup, buna ilave olarak, Bakanlığımızca kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında gerçekleştirilecek kıyı yapılarını içeren 1/1000 ölçekli uygulama imar planları ile kentsel kullanım amaçlı dolgu düzenlemelerine ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarına ilişkin işlemler 6 Temmuz 2011 tarih ve 27986 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Kıyı Yapı ve Tesislerinde Planlama ve Uygulama Sürecine ilişkin Tebliğe göre yürütülür.
Dolgu planlarının hazırlanmasında nelere dikkat edilmelidir?
Dolgu planlarının hazırlanmasında öncelikle yapılmak istenen dolgunun ve tesislerin Kıyı Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. İkinci olarak, hangi amaçla ve nerede yapılacak olursa olsun bir dolgu planı teklifinin onaylı kıyı kenar çizgisini içeren, gerekiyorsa güncelleştirilmiş onaylı halihazır harita üzerine hazırlanması zorunludur.   Herhangi bir ölçekte planı olan bir alanda yapılacak dolgu planının bu planla irtibatlandırılması gereklidir. Dolgunun ve üzerindeki tesislerin onaylı planla uyumlu olması öncelikli bir koşuldur. Yapılacak kıyı tesisi için gerekli geri kullanım alanı, ulaşım bağlantısı vb. Konularda öncelikle ilgili valilik veya belediyesince işlem yapılmalıdır.   Bakanlıkça, prensip görüşünün oluşturulabilmesi için bu incelemenin titizlikle yapılması gereklidir.
Özelliği olan kıyı yapılarında Kanunun hangi hükümler geçerlidir?
Kıyı Kanunu ve ilgili Yönetmeliğinde doldurma ve kurutma yolu ile kazanılan alanlarda emsal, aynı amaçla ayrılan alanın % 3’ünü, yüksekliği 5.50 metreyi aşmadan lokanta, gazino, çay bahçesi, sergi üniteleri ve idare binaları yapılabileceği açıklanmıştır. Sahil şeritlerinin birinci bölümünün tümüyle yeşil alan, çocuk bahçesi, gezinti alanları, dinlenme ve rekreatif alanlar ile yaya yolları olarak planlanacağı, bu alanlarda hiçbir yapı yapılamayacağı, ikinci bölümünde ise emsal 0.20’yi, bir (1) katı, H=4.50 metreyi, asma katlı yapılması halinde H=5.50 metreye geçmemek üzere, günübirlik turizm yapı ve tesisleri yapılabileceği hükme bağlanmıştır.   Ancak, özelliği olan kıyı yapısı (liman, kruvaziyer liman, yat limanı, tersane vb.) yapılacağı zaman, gerek arazinin coğrafi durumu ve topoğrafik yapısı, gerekse sahil şeridi gerisindeki yerleşme dokusunun elverişsizliği nedeniyle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile diğer ilgili bakanlık ve kuruluşların uygun görüşü alındıktan sonra uygulama imar planı kararı ile sahil şeridi de kullanılır. İster sadece dolgu alanı kullanılsın ister dolgu alanının yanı sıra sahil şeridi de kullanılsın, özelliği olan kıyı yapılarında emsal hesabı, yani zorunlu alt ve üst yapı tesislerinin inşaat alanı hesabı, kara alanı üzerinden yapılmaktadır.
Kıyı ve dolgu alanlarında ruhsat işlemleri nasıl yapılır?
Kıyıda ve dolgu/kurutma suretiyle kazanılan alanlarda yapı ruhsatı, ilgili belediye veya valilikçe düzenlenir. Ruhsat düzenlenebilmesi için mülkiyetin belgelenmesi gerektiğinden, Maliye Bakanlığından gerekli iznin alınması zorunludur. Bu alanlarda ruhsata esas mülkiyet belgesi yani tapu yerine geçecek belge, kira, irtifak hakkı tersi veya tahsis belgesidir.  Yasal süreç özetle açıklandığı gibi olmakla birlikte, gerek kaçak yani uygulama imar planı onaylı olmadan yapımı tamamlanmış dolgu alanlarının kira ve tahsis işlemlerinin yapıldığı, gerekse kıyı alanlarında Bakanlığımızın bilgisi haricinde kiralama ve tahsis yoluna gidildiği gözlenmektedir. Bu uygulama, Bakanlığımızın kıyı ve dolgu alanlarının takibi ve yasal olarak gerçekleştirilmesi gereken işlemlerinde önemli sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kıyı ve dolgu alanlarının Kıyı Yasası ve Yönetmeliklerine uygun olmayan bir sürece dayalı olarak yapılanma iznine tabi tutulması nedeniyle geriye dönmesi olanaksız sorunlar yaşanmaması ve İmar Yasasının ve Mevzuatının planlama sürecinin yapılanmadan önce tamamlanmasına dair genel ve en temel prensibine aykırı düşülmemesi için, dolgu alanlarının kiralanmasından önce uygulama imar planının onayının aranması zorunludur.  
Kıyı içeren alanlarda denetim yetkisi kime aittir?
Kıyılarda doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan alanlarda ve sahil şeritlerindeki tüm uygulamalar, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler, bu sınırlar dışında valiliklerin denetimi altındadır. İlgili idareler bu alanları sürekli kontrol altında tutmak ve gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Ancak, Bakanlığımıza iletilen çok sayıda yazıda, ilgili idarelerin gerek ekipman gerekse yeterli bilgi düzeyinde eleman eksikliği nedeniyle kıyı içeren alanlarda sürekli denetim yapamadığı, aykırı uygulamalara zamanında müdahale edilememesi nedeniyle de sorunun daha da karmaşık hale geldiği belirtilerek, yapılacak işlemler hakkında Bakanlığımızdan görüş istenmektedir.   İmar Kanununun yürürlüğe girdiği 9 Kasım 1985 yılından bu yana Bakanlığımız görev alanlarında kalan hususlarda birinci derecede müdahale yetkisine sahip değildir. Ancak, yapılması gereken işlemlere dair görüş verir, aykırı uygulamaların sürdüğünün tespiti halinde belediyelerin yetki alanları ile ilgili hususlarda İçişleri Bakanlığına konu aktarılır. Ancak, idarenin sürekliliği esas alınarak aynı bölgede görev yapan idareler zorunlu hallerde birbirlerine eleman ve ekipman açısından destek olmakla yükümlü olup; il sınırları içerisindeki en büyük mülki amir sıfatıyla valiler bu gibi durumlarda gerekli koordinasyonu ve desteği sağlamak yetkisine sahiptirler.
Kıyı içeren alanlarda hangi faaliyetlere cezai yaptırım uygulanır?
1. Duvar, çift, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engel oluşturmak, 2. İzinsiz veya izin şartlarına aykırı olarak kum, çakıl, vs. almak, 3. Moloz, toprak, cüruf, çöp gibi atık ve artık dökmek, 4. Kıyıyı değişterecek boyutta kazı yapmak, kum, çakıl, vs. almak, 5. Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapmak, Kanuna aykırı olarak doldurma ve kurutma yolu ile arazi kazanmak.   Yukarıda belirtilen uygulamalara ilişkin ceza işlemleri 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 15. Maddesinde belirtilen hükümler doğrultusunda uygulanacaktır.