“Yutak” kavramı, ilk olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 1.8. maddesine göre, “bir sera gazını, bir aerosolü veya bir sera gazının oluşumunda rolü bulunan bir öncü maddeyi atmosferden uzaklaştıran herhangi bir işlem, faaliyet veya mekanizma” anlamında tanımlanmıştır (UNFCCC, 1992).
Yutak alanları konusunda, LULUCF (Land Use, Land Use Change and Forestry) için İyi Uygulamalar Kılavuzu, arazi kullanım faaliyetleri sonucunda meydana gelen emisyonların ve karbon deposundaki değişimlerin her bir ülke için doğru şekilde tahmin edilmesi ve hesaplanması için oluşturulmuştur.
Kyoto Protokolü Arazi Kullanım, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık Kılavuzu (LULUCF) yutak alanlarını altı gruba ayırarak; (1) orman alanları, (2) çayır ve mera alanları, (3) tarım alanları, (4) sulak alanlar, (5) yerleşim alanları ve (6) diğer alanlar olarak sınıflandırmıştır. (IPCC, 2003).
Yeryüzünde karbonu bünyelerinde tutmaları açısında iki önemli yutak alanı bulunmaktadır. Bunlardan birisi karasal ekosistemler, diğeri de okyanuslardır. Karasal ekosistemdeki yutak alanlarının en belirgin özelliği bilindiği gibi bütün bitkilerin fotosentez yoluyla havadaki karbondioksiti alarak organik madde üretmeleridir. Bitkiler atmosferden aldıkları karbondioksiti daha sonra bünyelerinde gerçekleştirdikleri bir dizi kimyasal reaksiyonlarla diğer organik maddelere dönüştürmektedir. Bu dönüşüm sonucunda da, yaprak, odun, kabuk, meyve, tohum, çiçek ve eterik yağlar halinde kök, gövde ve diğer değişik bölümlerinde karbonu biriktirmektedirler (Asan, 1995; Asan, 2006).