Zaman değişirken kendi öz değerlerimizden de uzaklaşır olduk. Oysa ne kadar naif bir gelenekten geliyoruz. Osmanlı Dönemi, gelenek ve göreneklerin en etkin olduğu dönemdir. Öyle ki o dönemin insanları bu geleneklere sıkı sıkıya riayet eder, günlük hayatlarını buna göre şekillendirirdi. Pek çok Osmanlı geleneği günümüzde maalesef unutuldu. İnce bir düşüncenin eseri olan bu geleneklerden biri de pencere önüne konan çiçeğin rengiyle, mahalle sakinine verilen mesajdı. Penceredeki sarı çiçek, evde hasta var demekti. Meselâ pencere önüne konan sarı renkli çiçek “Bu evde hasta var, evin önünde hatta bu sokakta gürültü yapmayın.” anlamı taşır, o mahalleden geçenler buna göre davranırdı. Pencere önüne konulan kırmızı çiçek ise “Bu evde gelinlik çağına gelmiş bekâr kız var, evin önünden geçerken konuşmalarına dikkat et!” manasını içerirdi. Yapay emojiler değil, mendiller taşırdı mesajı Peki Osmanlı’da sadece çiçek renkleriyle mi karşıdaki insana bir mesaj iletilirdi? Tabii ki hayır... Bir de aşıkların haberleşme vasıtası mendilleri vardı. O dönem aşkın ve aşıkların gizli dili mendiller, renkleriyle çok şey anlatırdı. Beyaz mendil ‘Seni seviyorum.’,ü eflatun ‘Yarın pencerenin önünden geçin, mektup vereceğim.’, fıstıki yeşil ‘Dikkatli olalım!’, mor ‘Seni çok beğeniyorum.’, kenarı pembe ‘Sensiz yaşayamam.’, kenarı sarı ‘Birkaç gündür rahatsızım, dışarı çıkamadım.’, kenarı yeşil ‘Sana daima sadık kalacağım.’, kırmızı mendil ‘Seni bütün varlığımla seviyorum.’, mavi ‘Vefasızsın, kederdeyim.’, yeşil mendil ise ‘Mektup gönderdim, cevap bekliyorum.’ manası taşırdı.