Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye’nin afetlere olan direncinin artırılmasını hedefleyen Ulusal Risk Kalkanı Modeli çerçevesinde bilim insanlarıyla buluştu. Bakan Kurum, “İstişarelerimizi yapmak için devreye aldığımız Ulusal Risk Kalkanı Modeli ile şehirlerimizin yeniden ayağa kaldırılması ve Anadolu'nun yeniden yükselmesini; 11 ilimizin tarih, kültürü ve kimliğiyle ayağa kaldırılmasını önemsiyoruz. İklim değişikliği, deprem, sel ve heyelan risklerine karşın 13 alt kurulumuz şehirlerimizin direncinin artırılması için çalışıyor.” dedi. Tarihî dönüşüm kampanyası Yarısı Bizden’in önemini de vurgulayan Bakan Kurum, “Yarısı Bizden, bütün mazlum coğrafyamızı ilgilendiriyor. İstanbul güçlü olursa, Türkiye güçlü olur. İstanbul üretirse, Türkiye zenginleşir. İstanbul çalışırsa, gençlerimize istihdam oluşur.” diye konuştu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Afetlere Karşı Dirençli Bir Türkiye için Ulusal Risk Kalkanı Modeli” toplantısı kapsamında bilim insanları ile Eyüpsultan’da bir araya geldi.
Bir hafta önce İstanbul’da gerçekleştirilen çalıştayın çıktılarının da değerlendirildiği Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) ev sahipliğindeki toplantıda konuşan Bakan Murat Kurum, deprem gerçeğine hazırlanılması gerektiğini ifade etti. Ulusal Risk Kalkanı Modeli’nin bilimi arkasına alan bir “istişare platformu” olduğunun altını çizen Bakan Murat Kurum, “Bu model ile şehirlerimizin yeniden ayağa kaldırılması ve Anadolu'nun yeniden yükselmesini; 11 ilimizin tarih, kültürü ve kimliğiyle ayağa kaldırılmasını önemsiyoruz. İklim değişikliği, deprem, sel ve heyelan risklerine karşın 13 alt kurulumuz şehirlerimizin direncinin artırılması için çalışıyor.” bilgisini verdi. Bakan Kurum, “İbn-i Haldun'un ‘Coğrafya kaderdir.’ sözünden hareketle; biz bu kaderin, kedere dönüşmesini istemiyoruz. Mehmet Akif'in söylediği gibi, ‘Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın’. Biz de şunu diyoruz; ‘Allah bir daha milletimize böyle acılar yaşatmasın.’ O yüzden Ulusal Risk Kalkanı; ülkemizin geleceği için, gençlerimiz için, evlatlarımız için çok kıymetlidir. Bu anlamda salondaki her bir konuşmacımızın katkıları çok değerlidir.” açıklamalarını yaptı. İstanbul’u dönüştürmek için devreye alınan büyük kampanya Yarısı Bizden ile ilgili de değerlendirmede bulunan Bakan Kurum, “Yarısı Bizden, bütün mazlum coğrafyamızı ilgilendiriyor. İstanbul güçlü olursa, Türkiye güçlü olur. İstanbul üretirse, Türkiye zenginleşir. İstanbul çalışırsa, gençlerimize istihdam oluşur.” dedi.
“Deprem gerçeğine hazırlanmak, bu gerçekle yaşamak önemlidir. Hep söylüyoruz biz, deprem değil binalar öldürür”
“Asrın felaketi” diye nitelendirilen Kahramanmaraş depremlerinin böylesi bir toplantının düzenlenmesinin, afetlere karşı kıymetli bir adım olduğunu ifade eden Bakan Kurum, “Bilimsel çalışmalar neticesinde alacağımız sonuçlar ülkemiz için, ülkemizin geleceği adına çok çok önemlidir. Şehirlerimiz değerli, onlar tarihimizin, kadim medeniyetimizin en önemli temsilcileri oldular hep. Ülkemizin yüzde 70'ten fazlası deprem riski olan bölgelerde yaşıyor. Şehirlerimiz, depremler ve afetlere de şahitlik etmektedir. Yer altı ve yer üstü kaynakları zengin olan güzel bir ülke olsak da yaşadığımız coğrafyanın stratejik ve jeopolitik zorlukları da var. Her ne kadar jeopolitik konumu güçlü bir ülke olsak da, Türkiye aynı zamanda deprem kuşağında yer alıyor.” diye konuştu. Bilimsel çalışmalar ve haritalandırmalar neticesinde Türkiye’deki fay hatlarının ortaya konduğunu ifade eden Bakan Kurum, “Bunlar Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatlarıdır. Maalesef Anadolu, bu iki fay hattı üzerinden depremler ve acılar yaşamış, birçok evimize ateş düşmüştür. Bu manada 359 yılında da 1509'da da, 1766'da da çok büyük depremler meydana gelmiştir. Cumhuriyetimizin kuruluşunu esas alırsak; 1939'da Erzincan'da, 1999'da Marmara'da büyük depremler yaşadık. Bunlara, son yıllarda yaşadığımız Van, Elazığ, Bingöl, Malatya, Muş, Dinar, İzmir gibi depremleri de etkilediğimizde, şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz: Deprem gerçeğine hazırlanmak, bu gerçekle yaşamak önemlidir. Hep söylüyoruz biz, deprem değil binalar öldürür.” şeklinde konuştu.
“Deprem o kadar büyük ve sarsıcıydı ki o yüzden ismine ‘asrın felaketi’ dedik. İlk jeolojik araştırmalar, Anadolu Yarımadası'nda kayma olduğunu ortaya çıkardı”
Deprem konusunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, 21 yılda önemli hukuki düzenlemelere ve mevzuat değişikliklerine yönelik birçok adım attıklarını ifade eden Bakan Kurum, “En iyi imar planlarıyla, toplu konut uygulamaları ve yapı denetim sistemimizle, riskli alanlarda rezerv yapıların tespiti ve yenilenmesi ile birlikte bugüne kadar 3.3 milyon konutumuzun dönüşümü sağlanmıştır. Birçok başarılı çalışmaya da devletimiz, milletimizle el ele vererek imza atmıştır. Ancak hiçbir zaman yeterli demedik, diyemeyiz. 21 yıldır devam eden çalışmalarımız, afetlerin gerçekliğini maalesef değiştirmiyor.” açıklamasını yaptı.
Bakan Kurum, “asrın felaketi” 6 Şubat depremlerini örnek göstererek, o zorlu süreç hakkında şöyle konuştu:
“Sadece devletimizin değil, topyekûn yerel yönetimlerimizin ve bilhassa milletimizin dönüşüm noktasında teşvik edilmesi gerektiğini de aslında 6 Şubat 2023'te karanlık güne uyandığımızda hep birlikte yaşadık. Bu deprem o kadar büyük ve sarsıcıydı ki o yüzden ismine ‘asrın felaketi’ dedik. Depreme yönelik yapılan ilk jeolojik araştırmalar, Anadolu Yarımadası'nda kayma olduğuna ilişkin emareler ortaya çıkardı. 14 milyon vatandaşımızın yaşadığı 11 ilimiz etkilendi. 50 bin 400 canımızı, kardeşimizi bu depremde yitirdik. 100 bini aşkın vatandaşımız yaralandı. 3 milyona yakın insanımız evini, iş yerini kaybetti, hatıralarını kaybetti. O büyüdüğünüz, yetiştiğiniz, okula gittiğiniz, bahçenizin içindeki ağaçta sallandığınız, çocukluk hatıralarınızın olduğu, gelin olduğunuz, damat olduğunuz hatıralarınız yok oldu. İşte kaybımız bu kadar ağır, acımız bu kadar büyük.”
“İstişarelerimizi yapmak için devreye aldığımız Ulusal Risk Kalkanı Modeli ile şehirlerimizin yeniden ayağa kaldırılması ve Anadolu'nun yeniden yükselmesini; 11 ilimizin tarih, kültürü ve kimliğiyle ayağa kaldırılmasını önemsiyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde ve AFAD koordinasyonunda afetin ilk anından itibaren harekete geçildiğini, her saat ve her dakika mücadelenin üzerine biraz daha katkı koyulduğunu anlatan Bakan Kurum, “İstişarelerimizi yapmak için devreye aldığımız Ulusal Risk Kalkanı Modeli ile şehirlerimizin yeniden ayağa kaldırılması ve Anadolu'nun yeniden yükselmesini; 11 ilimizin tarih, kültürü ve kimliğiyle ayağa kaldırılmasını önemsiyoruz.” şeklinde konuştu. Afetlerle mücadele ve şehirlerin yeniden imarı noktasında oldukça güçlü bir altyapıya sahip olunduğunun altını çizen Bakan Kurum, “Dünyanın neresine giderseniz gidin, afetin ilk anında böyle bir müdahaleyi yapan, 15 gün sonra ilk sözleşmelerini imzalayan, 46. günde temellerini atan, 2,5 ayda 132 bin konutun inşaatını başlatan, depremden 2,5 ay sonra vatandaşlarına ilk köy konutlarını teslim eden bir ülke göremezsiniz. Bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir.” dedi.
“İklim değişikliği, deprem, sel ve heyelan risklerine karşın 13 alt kurulumuz şehirlerimizin direncinin artırılması için çalışıyor”
Elazığ, Malatya, İzmir, Antalya, Giresun, Rize gibi kentlerde gerçekleşen doğal afetlerde nasıl aksiyon alındıysa bundan sonra da aynı anlayışla çalışılacağını vurgulayan Bakan Murat Kurum, Ulusal Risk Kalkanı Modeli’nin ilk toplantısının 3 Mart’ta Dolmabahçe’de, ikinci toplantısının Gaziantep’te, üçüncü toplantısının 7 Nisan’da tekrar Dolmabahçe’de yapıldığının bilgisini verdi. Bakan Kurum, son olarak İstanbul’da 3 gün boyunca düzenlenen çalıştayda, gece geç saatlere kadar Bakanlık yetkilileri, uzman isimler ve bilim insanlarıyla birlikte beyin fırtınası yaptıklarının altını çizdi.
“Kurullarımızın çalışmaları sonrasında ortaya çıkacak verileri analiz edeceğiz ve Türkiye için bu önemli konuda olası afetlere karşı önleyici ve risk azaltıcı bir eylem planını hazırlamış olacağız.” diyen Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bilimin ve sahanın gücünü birleştiren, bilimin ışığında çalışmalarını yapan bir anlayışla sürecimizi başlatmış olduk. Türkiye’ye özgü bir anlayışla kuruldu bu model. Ancak diğer ülkelerin tabi deneyimlerini de, birikimlerini de yansıtacağız. Bu çalışma ile 11 ilimizdeki afetin izlerini hızlı bir şekilde sileceğiz. İklim değişikliği, deprem, sel ve heyelan risklerine karşın 13 alt kurulumuz şehirlerimizin direncinin artırılması için çalışıyor. Bilim insanlarımız, üniversitelerimiz, ilgili kurum ve kuruluşlarımız bu manada çok boyutlu ve farklı disiplinlerde çalışmalar yürütüyor. Afet yönetiminden kentsel dönüşüme, akıllı ve yenilikçi yapı teknolojilerinden finansal desteklere kadar yeni mevzuat düzenlemeleri, anayasa değişikliği de dâhil kanunî düzenlemeler konuşuluyor. Birçok konuda fikirlerini ve görüşlerini bizimle paylaşıyorlar. Biz de daha hızlı ve etkin nasıl yapabiliriz diye düşünüyoruz.”