Uluslararası İklim Değişikliği Paneli Yapıldı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Almanya Federal Çevre, Doğa Koruma, İnşaat ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı iş birliğinde yürütülen ve Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GİZ) tarafından uygulanan, "Türkiye'de Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi, Raporlanması ve Doğrulanması Konusunda Kapasite Geliştirme Projesi" kapsamında, "Paris'ten Antalya'ya Uluslararası Yeni İklim Değişikliği Rejimi" paneli gerçekleştirildi.
"Paris'ten Antalya'ya Uluslararası Yeni İklim Değişikliği Rejimi" paneline katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, panelin üst düzey katılımlı oturumunda konuştu.
İklim değişikliğinin dünyanın geleceğini tehdit ettiğine dikkati çeken Bakan Sarı, "İnsan eliyle meydana gelen iklim değişikliği, giderek daha çok bedel ödememize neden oluyor. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı acil önlemlerin alınması, iş birliğinin güçlendirilmesi ve her kesimde farkındalığın artırılması için çalışmak, bir mecburiyettir." diye konuştu.
Küresel çapta etki eden bu soruna karşı, küresel bir ittifakın şart olduğunu anlatan Bakan Fatma Güldemet Sarı, mülteci krizleri, küresel terör, ekonomik bunalım gibi konuların dünya gündemindeki sıcaklığını korurken, ülke olarak "iklim değişikliği" konusunu da gündemden düşürmediklerine vurgu yaptı.
Dünyanın kaderini derinden etkileyen iklim değişikliği sorununa karşı yapılan tüm çalışmalara en üst düzeyde katılım sağladıklarını dile getiren Bakan Sarı, Türkiye'nin, iklim değişikliği ve dünyanın kirletilmesi konusunda tarihi sorumluluğu en az olan ülkelerden biri olduğuna işaret etti.
Buna rağmen ülke olarak iklim değişikliği ile mücadelede üzerine düşen görevden çok daha fazlası yaptıklarını belirten Bakan Sarı, "Paris Anlaşması ile bütün ülkeleri kapsayan yeni bir döneme geçtik. Orada, 2030 yılını hedef alan bir eylemler dizisi ortaya çıktı. Ülke olarak, küresel iklim değişikliği ile mücadele için 2030 yol haritamızı belirledik. Sera gazı emisyonlarımızı, 2030 yılında yüzde 21'e kadar artıştan azaltma hedefimizi ortaya koyduk ve başaracağız. Bunu başardığımızda 2030 yılında 246 milyon ton, 2012-2030 yılları arasında ise 1 milyar 920 milyon ton sera gazı emisyonunu önlemiş olacağız." ifadelerini kullandı.
Bakan Fatma Güldemet Sarı, Türkiye'nin 2015 yılında yüzde 4 büyüdüğünü ve enerji talebinin her yıl ortalama yüzde 6 artırdığını belirterek, "Bu kadar iddialı bir hedef belirlemiş olmamız, iklim değişikliği ile mücadeleye vermiş olduğumuz önemin en açık ifadesidir. Bu hedefi, kaliteli altyapı projelerini hayata geçirerek, temiz teknolojilerden yararlanarak ve enerji verimliliğini sağlayarak gerçekleştirmeyi planlıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"2030'da 10 bin megavatlık kurulu güç hedefleniyor"
Güneş enerjisinin önemine de değinen Bakan Sarı, Paris Anlaşması kapsamında, Ulusal Niyet Katkı Beyanı'nda güneş enerjisine yönelik 2030'da 10 bin megavatlık kurulu güç hedeflediklerini anlattı.
Bugün itibarıyla Türkiye'de onaylanmış mevcut projelerin gücünün 3 bin megavatı aştığını aktaran Bakan Sarı, yeni projelerin gelmeye devam ettiğini de vurguladı.
Güneş enerjisi konusunda firmaları teşvik ettiklerine de işaret eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Sarı, yapılan diğer çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi:
"Yerli ve temiz enerji kaynaklarımızdan birisi de rüzgar enerjisidir. Niyet beyanımızda, rüzgar enerjisinden elektrik üretimini 2030 yılına kadar 16 bin megavatlık kapasiteye ulaştıracağımızı açıkladık. Ayrıca mümkün olan tüm hidrolik kapasitemizi de kullanacağımızı beyan ettik. İklim değişikliği ile mücadelede diğer önemli bir konu ulaştırma sektörü. Mümkün olan en düşük karbon emisyonuna neden olan yeni ulaşım modellerinin tasarlanması, sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesi günümüzde artık bir zorunluluktur. Yine ülkemizin 2030 niyet beyanında, ulaştırma sektöründen kaynaklanan sera gazı emisyon miktarını azaltmaya yönelik hedeflerimizi belirledik. Yük ve yolcu taşımacılığında karayollarının payının azaltacak, demiryolu ve denizyolunun paylarını artıracağız. Bisiklet gibi çevre dostu ulaşım araçlarının kullanımını yaygınlaştıracağız. Bunun için Asya kıtası ile Avrupa kıtasını raylı sistemle birbirine bağlayan ve Marmaray'ı ve hızlı tren hatları yatırımlarını hayata geçirdik. Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprülerini yapıyoruz. Bu yatırımlarla zamandan kazanıyor, mesafeleri kısaltıyor, karbon salınımını azaltıyor ve bu sayede çevreyi koruyoruz."
53 havalimanından 41'ini suyu tasarruflu kullanan, karbon salınımı ve sera gazı emisyonlarına karşı duyarlı, "yeşil havalimanı" standartlarına uygun hale getirdiklerini açıklayan Bakan Sarı, ormanlarla ilgili olarak da son 14 yılda, Türkiye'nin ormanlık alanlarını yüzde 45 oranında artırdıklarını, 2023'e kadar orman varlığını 1,3 milyon hektar daha artırmayı hedeflediklerini bildirdi.
Konuşmasında Paris Anlaşması'nın kabulüne de değinen Bakan Sarı, anlaşmayı "çok taraflılığın büyük bir başarısı" olarak gördüklerini belirtti.
Anlaşmanın "ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar" ilkesini muhafaza etmesini bağımsız, gerçekçi ve esnek bir sistem getirmesinden memnuniyet duyduklarını ifade eden Bakan Sarı, şunları kaydetti:
"İklim finansmanı konusu, bu anlaşmanın en önemli unsurlarından biridir. Açıkça ifade ediyorum. Anlaşmanın başarısı, finansman ve teknoloji transferi ile ilgili taahhütlerin gerçekleştirilmesine bağlıdır. Bu açıdan gelişmiş ülkeler, gerekli olanakları sağlamak için sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Bu aynı zamanda benim ülkem için de önemli bir konudur. Daha önce Taraflar Konferansı Kararları ile özel koşullar tanınan ülkemize finans ve teknoloji transferi desteği sağlanmasını bekliyoruz. Her şeye rağmen Türkiye, Paris Anlaşması'nın kabulüne yönelik küresel konsensüsü bozmamak adına sağduyulu davranmış ve anlaşmayı imzalamıştır. Türkiye'nin, gelişmekte olan bir ülke olarak imzaladığı anlaşma sonrası, Yeşil İklim Fonu gibi uluslararası finansman araçlarından ve teknoloji desteklerinden yararlanma talebini ısrarla vurgulamak isterim. Bu konuda, Paris'te Fransa tarafından bize verilen sözün takipçisi olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın."
Bakan Fatma Güldemet Sarı, sürdürülebilir kalkınma konusunda da bunun "çevreyi korumak", "insanların yaşam kalitesini artırmak" ve "ekonomik kalkınmayı sağlamak" hususlarına bağlı olduğunu söyledi.
Bunlardan birinin eksik olmasının "kabul edilemez" olduğunu dile getiren Bakan Sarı, "Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri"nin uygulanabilmesi için hükümetlerin kararlılık ve liderlik göstermelerinin şart olduğunun altını çizdi.
2020'de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekretaryasının 26'ncı Taraflar Konferansı'na Antalya'da ev sahipliği yapmak için aday olduklarını hatırlatan Bakan Sarı, bu ay "En Az Gelişmiş Ülkeler İstanbul Eylem Planı Gözden Geçirme Konferansı", "Birinci Dünya İnsani Zirvesi"ne de ev sahipliği yapılacağını aktardı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak iklim değişikliği ile mücadele kapsamında, ulusal ve uluslararası ölçekte birçok proje yürüttüklerini anlatan Bakan Sarı, "Bütün projelerimizin temel bir hedefi var. Şehirlerimizi enerjiden ulaşıma, konuttan atık yönetimine kadar her alanda çevre dostu yaşam alanlarına dönüştürmek. Bu amaç için çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz." şeklinde konuştu.
Panelde, Birleşmiş Milletler Mukim Koordinatörü Kamal Malhotra, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Haber, Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GİZ) Ülke Direktörü Carl Taestentsen, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 21. Taraflar Konferansı Dönem Başkanlığını temsilen Fransa Büyükelçiliği Ekonomi Hizmetleri Başkanı Sylvain Berger, Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann da birer konuşma yaptı.