Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen "Cami Planlama ve Tasarımı Kılavuzu" tanıtım toplantısına katıldı.
Kurum, uzun ve titiz bir çalışmanın meyvesi olan Cami Planlama ve Tasarımı Kılavuzu'nun Türk milleti ve Diyanet teşkilatı için hayırlara vesile olmasını diledi. Her medeniyette en kıymetli eserlerin hep ibadethaneler olduğunu ifade eden Kurum, camilere özel bir değer veren ve mukaddes addeden ecdadın, camileri yüzyıllarca ayakta kalacak şekilde tasarlayarak titizlikle inşa ettiğini söyledi. "Bizim milletimiz, 'Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli, ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.' şuurunu 14 asır boyunca gittikleri her yerde hâkim kılmıştır. Minarelerimizi, önce 3 kıtada kurduğumuz İslam beldelerine, ardından dünyanın her yerine birer iman mührü olarak vurmuştur." diye konuşan Kurum, insan için bir mescit kılınması dolayısıyla aziz ve temiz sayılan yeryüzünün, kutsal bilindiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"Camiler deyim yerindeyse bütün bu kutsallığın kalbidir. Bu, insandan yalıtılmış, insanla iletişimi kesilmiş bir kutsallık değildir. Tarihten günümüze; ilmin, irfanın, hikmetin, merhametin ve birliğin merkezi olan camiler, insanın hayata İslam'ın ufku ile bakmayı öğrendiği birer mekteptir. Camilerimiz 'cami' isminin kuşatıcılığına yakışır şekilde, gençleri, kadınları, çocukları, yaşlıları, engellileri ve bütün kardeşlerimizi huzur ikliminde buluşturan bir anlayışla yeniden ele alınmaktadır. Merhum bilge mimarımız Turgut Cansever bu düşüncemizi besler mahiyette ne güzel bir çerçeve çizmiş: 'Mimarlık taş ile toprağı birleştirmek, görüntü vermek değildir. Mimarlık, varlığın bütün alanlarını kapsamalıdır.' Bu cümleden hareketle hem mimarlıkta hem de planlamada camilerimiz, sadece namaz kılma mekânları olarak görülmemelidir. İslam tarihi boyunca camiler, şehrin merkezini belirlemiş ve şehir planının kurucu ögesi olmuştur. Şehirler cami etrafında şekillenmiş, müminler camileri imar ederken camiler de müminleri imar etmiştir. Uzun yıllar boyunca bu anlayıştan çok uzaklaşıldı. Camilerimizi şehir planlarımızın merkezine alma noktasında ihmaller oldu. Bu süreçte estetikten uzak, mimari özelliği bulunmayan yapılar ortaya çıktı."
"Ezan sesleri ilelebet İstanbul’umuzun semalarında yükselecektir"
Kurum, saha ziyaretlerinde ve akademisyenlerin çalışmalarından, pek çok caminin projesinin olmadığını, depreme dayanıklılık bakımından çok ciddi sorunları bulunduğunu müşahede ettiklerini belirterek son yıllarda bu gidişe dur demek için tarihî değişikliklere imza attıklarının altını çizdi. TOKİ eliyle 2002’den bu yana ibadete açılan 856 camiyi, projelerin merkezine aldıklarını ve şehirlerin kalbine taşıdıklarını anlatan Kurum, "Camilerin etrafında şekillenen bir sosyal hayat tasavvur ediyoruz. Yöresel şartlarıyla mimarisiyle çevre düzenlemesiyle gerçekten şehirlerimize yakışır eserler, camiler, külliyeler inşa ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Bize yakışan, ecdadımız nasıl bizlere evladiyelik eserler bıraktıysa gelecek kuşaklara böylesi eserler bırakmamızdır." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Kurum, son yıllarda inşa ettikleri Ahmet Hamdi Akseki, Melike Hatun, Uzun Mehmet, Kayabaşı, Hoşdere Millet, Mimar Sinan, Büyük Çamlıca ve Taksim camilerinin mimarisi ve şehre kattığı değerlerle örnek teşkil ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul'da açılışı yapılan Büyük Çamlıca Camisi'nin tıpkı Süleymaniye, Selimiye ve Fatih camileri gibi İslam’ın insanlık tarihine armağan ettiği eserler olduğunu dile getiren Kurum, "Minarelerinden ezan sesleri ilelebet İstanbul’umuzun semalarında yükselecektir." dedi.
Açılan her caminin, bu aziz vatan üzerinde hesapları olanlara birer cevap olduğunu çok iyi bildiklerini ifade eden Kurum, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Zincirlerinden kurtulmuş bir Ayasofya’nın, fethin 600. yıl dönümü olan 2053’te gençlerimize, dedeleri Fatih’e layık bir Türkiye bırakmanın en büyük, en anlamlı mesajı olduğunu biliyoruz. Levent’te inşa ettiğimiz Barbaros Cami'mizin, Zonguldak Uzun Mehmet Cami'mizin manasının, mavi vatanda hür ve özgür bir Türkiye’nin işareti olduğunu çok iyi biliyoruz. Binbir itiraza rağmen minarelerini yükselttiğimiz Taksim Cami’mizin, bütün insanlığın umudu olan büyük ve güçlü Türkiye’nin doğuşunun işaret taşı olduğunu çok iyi biliyoruz. Camilerimiz, 15 Temmuz gecesi minarelerinden yükselen sela sesleriyle bir milletin yeniden dirilişinin sembolü olmuştur. Cenabıallah bu aziz millete, Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, istiklalimizin ve istikbalimizin sembolü olan nice camiler inşa etmeyi; medeniyetimizi ihya etmeyi de bizlere nasip eylesin."
"Camiden kopuk bir şehirleşmeye kökten karşıyız"
Kurum, iki yıl önce Cami Tasarım Yarışması dolayısıyla düzenledikleri programda, 81 ilin tamamında camileri, çevre, mekân, nüfus ilişkileri açısından yeni bir bakış açısıyla ele almak istediklerini belirttiklerini, bugün bu noktada çok büyük ve kalıcı bir adım attıklarını anlattı. Diyanet İşleri Başkanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gazi Üniversitesi ve alanında uzman birçok akademisyen ile camilerin geleceğine ilişkin kıymetli bir yürüyüşün en önemli adımı olan "Cami Planlama ve Tasarımı Kılavuzu"nu millete bugün sunduklarını aktaran Kurum, kılavuzun planlama, projelendirme, uygulama ve işletme başlıkları altında geniş bir mahiyette olduğunu söyledi. Kurum, "Biz, camiden kopuk bir şehirleşmeye kökten karşıyız. Millî ve manevi değerlerimizin yaşanması ve evlatlarımıza aktarılması açısından camileri yeniden şehrin ve hayatın merkezinde konumlandırmamız şarttır. Mimari olarak, gençlerin aktivite yapacağı geniş yeşil alanların olacağı, çocukların oyun mekânlarının daha geniş tasarlanacağı, engelli kardeşlerimizin hiçbir fiziksel engelle karşılaşmayacağı, 7 gün 24 saat kullanılacak camilerimiz için kılavuz hazırladık." dedi.
2000’li yılların başına kadar süregelen çarpık yapılaşmadan cami mimarisinin de nasibini aldığını ifade eden Bakan Kurum, bir yerde cami sayısı fazlayken pek çok yerde camilerin sayısının az kaldığını, bu dengeyi sağlayacaklarını, nüfusun ihtiyacı göz önüne alınarak planlama yapacaklarını dile getirdi.
"Geleneksel formlara uygun camilerin de yapılmasını teşvik ediyoruz"
İslam geleneğinde cami çevresinde gelişmiş bir "külliye" kültürü bulunduğunu, çekirdeğin cami; gövdenin ise şehrin kendisi olduğunu belirten Kurum, camilerin inşasında bu durumun göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Kurum, şunları kaydetti:
"Cami tasarımında bölge ve iklim farklılıkları asla göz ardı edilmeden, iç ve dış donanımlarının tamamı bu titizlikle tasarlanacak. Paris İklim Anlaşmasını Gazi Meclisimiz onayladı. İklim değişiyor ve bütün dünya iklim değişikliği ile mücadele içinde. Dolayısıyla iklim değişikliklerinin etkilerini en aza indirecek, camilerimizin bu noktada etkilenmesini minimum seviyeye çekecek adımları atacağız. İklim değişikliğinin etkilerini azaltacak, enerji verimliliği olan, sıfır atık uyumlu, iklim dostu, doğaya ve çevreye, deprem tehdidine karşı uygun şekilde projelendireceğiz. Cami planlama ve tasarımına yönelik çalışmaların ve alınan kararların etkili neticeler vermesi için gerekli yasal düzenlemeleri hızlıca yapacak, mevzuat altyapısını buna göre daha da güçlendireceğiz. Yapmakta olduğumuz geleneksel kesme taş yığma binalara ilişkin imar yönetmeliği düzenlemesi ile geleneksel formlara uygun camilerin de inşasını teşvik edeceğiz. Ahşap ve taş camilerimizin ecdadımızın bize bıraktığı en güzel örneklerini torunları olarak koruyacağız. Bunu yapmaya mecburuz. Bu, bir tercihten öte tarihî bir vazifedir. Çünkü 1.400 yıldır bütün iklimlere, bütün yüreklere güzelliği, iyiliği, adaleti, doğruluğu ve hikmeti aşılayan mabetler bizimdir. Dualarından ‘din ü devleti’ ve ‘mülk ü milleti’ eksik etmeyen atalarımızın asırlardır bükülemeyen bileğinin gerisinde işte bu birliği, beraberliği yayan on binlerce mabet vardır. Bu muhteşem medeniyetin mağrur çocukları olarak başımızı minarelerimiz gibi dimdik tutacağız. Aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi olacağız. Bu sayede birçok alanda olduğu gibi mimaride de yeni yönelişlerin bundan böyle ancak ve ancak Türkiye’den çıkabileceğine inanacağız. Camilerimizi ihya edecek bütün bir insanlığa hizmet edeceğiz."