Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, “Türkiye’de Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi Konusunda Kapasite Geliştirme Projesi”nin tanıtım toplantısına katıldı.
Bakan Sarı, burada yaptığı konuşmada, denizlerin ülkelerin dünyaya açılan en önemli kapısı olduğuna işaret ederek, “Karadeniz’in coşkusu, Marmara’nın asaleti, Ege’nin misafirperverliği, Akdeniz’in stratejik konumu, Türkiye’nin varlığını güçlendiren çok kıymetli unsurlardır” dedi.
Denizlerin korunmasının en öncelikli görevlerinden olduğuna işaret eden Bakan Sarı, şunları söyledi:
“ÇEVRE VE İNSANI BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALIYORUZ”
Bildiğiniz gibi denizler, ülkelerin dünyaya açılan en önemli kapısıdır. Karadeniz’in coşkusu, Marmara’nın asaleti, Ege’nin misafirperverliği, Akdeniz’in stratejik konumu, Türkiye’nin varlığını güçlendiren çok kıymetli unsurlardır.
Bu nedenledir ki karnımızı doyuran, ticaretimizi taşıyan, sosyalleşmemizi sağlayan denizlerimizi korumak ve iyi bakmak, en önemli görevlerimizdendir. Bu direktifin temel amacı, deniz ve kıyı sularında devam eden çalışmaların, ‘ekosistem tabanlı’ bir yönetim anlayışıyla düzenlenmesidir. Ekosistem tabanlı yönetimden kastımız,; çevre ve insanı bir bütün olarak ele alıp, bu birlikteliği uyumlu bir şekilde yönlendirmektir.
“TÜRKİYE’DE İLK KEZ DENİZLERİMİZİN SOSYO EKONOMİK ANALİZLERİ YAPILACAK”
Bu çerçevede projemizde şu 3 temel hedefi belirledik;
-İlk olarak idari ve teknik kapasite geliştirilecek.
-Hemen ardından direktif kapsamında, denizlerimiz için ilk değerlendirme raporu hazırlanarak, çevresel önlem programları belirlenecek.
-Son olarak da ülkemiz deniz sularına özgü çevre durumları incelenecek ve denizlerimiz hakkında bir analiz yapılacak.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim çok önemli bir husus var. Bu proje sonucunda, ülkemizde ilk defa denizlerimizin sosyo-ekonomik durumu hakkında analizler tamamlanmış olacak. Böylece, Türkiye’nin denizlere yönelik politikalarının daha kapsamlı bir biçimde ele alınması sağlanacak; denizin, ülke ve insan yaşamına etkisiyle ilgili daha nitelikli çalışmalar yapılacak.
“MAVİ BAYRAKLI PLAJ SAYIMIZ ARTACAK”
Proje ile denizlerimizde kirlilik olan bölgeler analiz edilecek. Yapılan analizler sonucu, temiz denizlerin göstergesi olan “Mavi Bayraklı Plaj” sayımız artacak. Bu da ülkemize daha çok turist kazandırırken, Türkiye hem dünyadaki prestijini arttıracak, hem de sosyal ve ekonomik anlamda kazanç sağlayacak.
“DENİZLERİN DAHA VERİMLİ KULLANILMASINI SAĞLAYACAĞIZ”
Proje ile denizlerin daha verimli kullanılmasını da sağlayacağız. Bugün pek çok balık türünü sularında barındıran Türkiye, denizlerinde yapılacak analizler sonucunda balıkların daha çok barındığı bir alan haline gelecek. Böylelikle balıkçımız denizde, vatandaşımız sofrasında daha çok balık görecek.
“ÇEVRE KONUSUNDA BİZLERİ OLUMLU YÖNLENDİRECEK HER KESİME KAPIMIZI AÇIYORUZ”
Çevre, herkesin kolaylıkla söz söyleyebildiği, polemiğe açık, ancak bilimsel anlamda, oldukça teknik bir alandır. Bu nedenle, yaptığımız işleri siyasi odaklı değil, bilimsel araştırmalara bağlı, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerimizin çalışmaları kapsamında yürütmeye gayret ediyoruz. Özellikle çevre konusunda, Türkiye’yi ileriye taşıyacak, bizleri olumlu yönlendirecek her kesime kapılarımızı açıyoruz.
Çalışmalarımızda “Biz yaptık oldu” anlayışından uzak “Gelin fikrinizi belirtin” diyerek, konunun uzmanlarını görüş alışverişine davet ediyoruz. Bu çerçeveden baktığımızda da hükümetlerimiz döneminde denizlerimize yönelik hassasiyetimizi ortaya koyacak iyi bir sınav verdiğimiz kanaatindeyim. Öyle ki uluslararası niteliğe sahip denizlerimizde önce ulusal güvenlik diyor, ardından dünya ile uyum içerisinde bir politika yürütmeye gayret ediyoruz.
“17 BİN TEKNEYE MAVİ KART VERİLDİ”
Bu anlamda denizlerimiz ve kıyılarımıza ilişkin dünya çapında yaptığımız işlerden birkaç örnek vermek isterim;
-Temiz denizlerin bir göstergesi olan “Mavi Bayraklı Plaj” sıralamasında, Türkiye İspanya’nın ardından dünya ikincisi konumunda. Ancak hedefimiz dünya birincisi olmak.
-2002 yılında Ülkemizde Mavi Bayraklı plaj sayısı 127, marina sayısı 12 iken, 2015 yılında bu sayı, 436 mavi bayraklı plaj ve 22 adet mavi bayraklı marina olmak üzere, 458’e ulaşmıştır.
-2002 yılında hiç bir limanda gemilere, atık alım hizmeti verilmezken, 2015 yılı itibariyle, 261 kıyı tesisinde gemilere bu hizmet verilmektedir.
-Küçük teknelerin ve yatların atıklarını takip etmek üzere Bakanlığımız, Mavi Kart uygulamasını başlatmıştır. Bu uygulama kapsamında 17 bin tekneye Mavi Kart verilmiştir.
-Bakanlığımız tarafından balıkçı barınaklarında çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla projeler hazırlanmıştır. Bu kapsamında, Balıkesir ve Çanakkale illerinde 2 balıkçı barınağına, Bakanlığımız tarafından atık alım tesisi kurulması sağlanmıştır.
-Diğer taraftan; Dip Taraması ve Taranan Malzemenin Yönetimi konusunda TÜBİTAK ile ortak bir proje yürütmekteyiz. Bu projenin veri değerlendirmesi sonucunda Türkiye’ye özel Dip Tarama Mevzuatı hazırlanacaktır.
-Tüm denizlerimizde; meydana gelen kirliliğin izlenmesi amacıyla 269 istasyonda ölçüm ve analizler yapılmaktadır.
-Bakanlığımızın sahibi olduğu “Deniz Çöpleri Stratejik Eylem Planları” sayesinde, 2017 yılında, denize kıyısı bulunan tüm illerimizde, deniz çöpleri eylem planlarımız uygulamaya alınmış olacaktır.
PROJE İKİ YIL SÜRELİ UYGULANACAK
Avrupa Birliği (AB) desteğiyle hayata geçirilen projenin tanıtım toplantısında AB Türkiye Delegasyonu Bölüm Başkan Vekili, Birinci Katip Virve Vimpari, Polonya Büyükelçisi Mieczyslaw Cieniuh, Danimarka Büyükelçisi Ruben Madsen de birer konuşma yaptı. Proje, "Denizlerimizin geleceği bizim ellerimizde" sloganıyla iki yıl sürecek.