Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Çevre, Denizcilik ve Balıkçılıktan Sorumlu Avrupa Birliği (AB) Komiseri Karmenu Vella ile beraberindeki heyeti makamında kabul etti.
Bakan Sarı, kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinin her iki taraf için de stratejik ve ekonomik açıdan büyük önem taşıdığını vurguladı.
AB ile son dönemde hiç olmadığı kadar dinamik bir işbirliği sürecine girildiğini ifade eden Bakan Sarı, bu yeni enerjinin en önemli nedeninin göçmen krizine çözüm bulunması ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Türkiye ile AB arasında çevre konularında önemli bir işbirliği potansiyeli olduğunu dile getiren Bakan Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa Birliği Çevre Mevzuatının üstlenilmesi için uyum ve uygulama çalışmaları Bakanlığımızın koordinasyonunda, ilgili tüm kurum ve kuruluşların da katkıları ile yoğun bir şekilde devam etmektedir. Avrupa Komisyonu tarafından Çevre Faslı’nın müzakerelere kapatılması için iletilen ‘6 Adet Kapanış Kriteri’nin karşılanmasına yönelik çalışmalarımızı sistemli bir şekilde yürütüyoruz. Bakanlığımız; çevreyi koruma, geliştirme ve denetlemenin yanı sıra şehirlerimizin mevcut durumlarını değerlendirerek yapılacak dönüşüm ve yeni yaşam alanları inşa etme ile marka şehirler oluşturma faaliyetlerini de sürdürmektedir.”
Çevre için sağlanan mali kaynakları ve uyulması gereken esasları tek çatı altında toplayan, “Avrupa Birliği Entegre Çevre Uyum Stratejisi Belgesi”nin revizyon çalışmalarının yapıldığını bildiren Bakan Sarı, bu kapsamda atık yönetimi, doğa koruma, gürültü yönetimi, hava kalitesi gibi 9 sektör bazında ihtiyaç tespit çalışmalarının sürdürüldüğünü aktardı.
Bakan Sarı, IPA Programı çerçevesinde 2014-2020 dönemi için yaklaşık 986 Milyon Avro toplam bütçeli, 36 adet projenin hazırlanmasına ilişkin çalışmaların da devam ettiğini kaydetti.
Stratejik Çevresel Değerlendirme Yönetmeliği’nin 64’üncü Hükümet Programına alındığına dikkat çeken Bakan Sarı, “Yönetmeliğin devreye girmesiyle; ülkemizin; enerji, sanayi, tarım, turizm, mekânsal planlama gibi aklınıza gelebilecek tüm sektörel planlamalarına çevre boyutunun da eklenmesi söz konusu olacaktır” diye konuştu.
Bakan Sarı, Türkiye’nin Barselona ve Bükreş Sözleşmelerinin her ikisine de taraf olan tek ülke olduğunu vurgulayarak, iki Sözleşme arasında imzalanan Mutabakat Zaptı’nın iki geniş coğrafyada deneyim ve bilgi paylaşımı için mükemmel bir fırsat sağlayacağını ifade etti.
“Türkiye olarak Yeşil İklim Fonu’ndan yararlanmak istiyoruz”
Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olarak, 22 Nisan 2016 tarihinde, New York’ta, “Paris Anlaşması’nı imzaladığına dikkat çeken Bakan Sarı, şunları söyledi:
“Paris’te yaptığımız görüşmelerde Anlaşma’nın şeffaf, adil ve kapsayıcı olması noktasında görüşlerimizi iletmiştik. Bu noktada Anlaşma metnine baktığımızda ekler sisteminden uzaklaşıldığını ve ülkelerin “gelişmiş” ve “gelişmekte olan” şeklinde tanımlandığını görüyoruz. Maalesef burada hangi ülkelerin “gelişmiş” hangi ülkelerin “gelişmekte olan” olarak ayrılmadığının da altını çizmek istiyorum. Bu yüzden New York’ta Türkiye’nin bu Anlaşma’yı gelişmekte olan bir ülke olarak imzaladığını ifade ettik. Yapacağımız bütün katkı payını gelişmekte olan, büyüyen bir Türkiye olarak verdiğimizi dile getirdik. Daha öncesinde maalesef ekler sisteminin getirdiği şartlardan dolayı teknoloji transferinden ve finans kaynaklarından yararlanamayan Türkiye’nin, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan bir ülke olarak, sera gazı emisyonlarında üzerine düşen katkı payını daha da ileriye götürme amacıyla Yeşil İklim Fonu’ndan yararlanması noktasında önümüzün açılması için AB’den destek istiyoruz.”
Bakan Sarı, Türkiye ile AB arasında her alanda işbirliğinin artması için yapılacak girişimlerin, yeni fırsatları gerçeğe dönüştüreceğine inandığını dile getirdi.
“Türkiye ile işbirliğini çok önemsiyoruz”
AB Komiseri Karmenu Vella ise “Türkiye’nin 27’inci müzakere başlığındaki kriterleri yerine getirmesi ve müzakerelerin tamamlanması ve kapanışın gerçekleştirilmesi için elimizden gelen her türlü desteği vermeye hazırız” diyerek, Türkiye her alanda işbirliğine hazır olduklarını ve bunu çok önemsediklerini ifade etti.