Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, bu yıl 3. kez düzenlenen Uluslararası Milli Görüş Sempozyumu'na katıldı.
Nevşehir programı öncesinde Ankara'daki sempozyumda konuşan Bakan Özhaseki, “Erbakan ve Yeni Bir Dünya” temasıyla gerçekleştirilen organizasyonda Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile olan bir anısını anlattı. Milli Görüş'ün Türkiye açısından önemine de değinen Özhaseki, “Bir hatırayla başlamak isterim. Recai ağabeyim kadar hocamızla birlikte olmadım ama 90'ların başında Kayseri İl Teşkilatı kongre yapıyordu. Dr. Memduh Büyükılıç İl Başkanı adayıydı beni de parti yönetimine almak istedi. Kendisinden beni almamasını istedim. İşlerim var dedim. İmam hatip okulları vakfında da faaliyetlerim vardı o zaman. Altından kalkamam ben gelemem dedim. Her ne kadar 'Ağabey beni yazma' dediysem de pazartesi günü gazetelere baktım Memduh ağabey beni yönetime yazmış. Bir gün Memduh ağabey rahmetli hocanın teşkilata geleceğini söyledi. 'Erbakan hoca geldiğinde teşkilatı tek tek sayar, sen olmazsan da yakışık almaz' dediler ve gittim. 'Hocam imtihan yapar, soru sorar' dediler. Ben de tembel talebeyim dedim. 2-3 sıra geriye oturdum.. Önümdekiler kalınca da rahmetli hoca ile aramızda boşluk oluştu. Hocam, 'sen nerenin sorumlususun' dedi. Memduh ağabey cevap verdi. Kayseri'nin kaç ilçesi var diye sordu hoca. Arkadaşlar da 16 diyerek cevap verdiler. Ben de arkadaşlar yalan söylemez dedim. Tembel talebeyim tabii. Kayseri'nin nüfusunu sordu. Arkadaşlar 1 milyon dedi. Ben de arkadaşlara itimatım tam dedim. Daha sonraki yıllarda bu günü hatırlatarak belediye başkanlığına o arkadaşı koyacağız dediklerinde 'Dobracı bir arkadaştı o olsun' dedi rahmetli Erbakan Hoca” diye konuştu.
“ERBAKAN HOCA O KAPIYI AÇTI”
Geçmişten günümüze yapılan çalışmalara değinen Bakan Özhaseki, faaliyetlerin boyutu ne olursa olsun iktidara talip olmanın önemine işaret etti. Özhaseki, “İmam hatiplerle de gençlikle de uğraşsak, burs hizmetleri gibi faaliyetler de yapsak, hayırlı olacak her işin peşinde olsak, tüm bunları ete kemiğe büründürüp iktidara talip olmazsanız çalışmalarınız yeterli olmaz. Rahmetli Erbakan Hoca o kapıyı açtı diye düşünüyorum” dedi.
Türkiye ve dünya gündemine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özhaseki, “Türkiye'de yerin üstü de altı da hareketli” diyerek şunları söyledi:
“Zor bir coğrafyadayız bu coğrafyada iktidar olmak kolay değil Cenabı Hakkın lutfu bu ülkeye nimetler vermiş... Yerin üstü de altı da hareketli. Üstteki hareketlilik yaşanan olaylardan, jeopolitikten kaynaklanıyor. Başımızda PKK ve FETÖ gibi bir bela varsa, hepsi birden saldırıya geçmişse gerçekten zor bir coğrafyadayız.
Geçtiğimiz günlerde Fas Marekeş'te bir toplantı vardı. İklim ve küresel ısınma konularının konuşulduğu bir toplantıydı.195 ülkenin temsilcileri vardı. Toplantıda 60 kadar başbakan, 100 kadar da bakan arkadaş vardı. Türkiye'nin konuşma sırası geldiğinde küresel ısınma ve karbon salınımıyla ilgili değerlendirmelerde bulundum. Daha sonra 'ben başka bir şeyden bahsetmek istiyorum' dedim. Bu küresel ısınma aynı hızda giderse, 'biyoçeşitlilik tehlikeye girecek, denizlerdeki yaşam tehdit altında olacak' diye mücadele ediyoruz ama bugün biliyor musunuz masum küçük yavrular denizlerde boğuluyorlar. Masum istekleriyle yola çıkan insanlara tel örgüler çekip onları ülkenize almıyorsunuz... Şimdi kendilerine mülteci gelmesin diye bize para teklif ediyorlar. Peki Türkiye neden bu kadar mülteciyi kabul etti, bu kadar para harcadı diye bakılıyor. Bir tek sebebi var: İnsanız...
“BU COĞRAFYADA YAŞAMANIN TEK ŞARTI GÜÇLÜ OLMAK”
15 Temmuz hain darbe girişimine de değinen Bakan Özhaseki, daha sonrasında bir çok ülkenin yaklaşımını doğru bulmadığını aktardı. 28 Şubat'ta yaşananları ve “vesayetçi yapıyı” da eleştiren Özhaseki, “15 Temmuz diye bir bela atlattık 250 kardeşimiz şehit oldu. Bir tane içi ata ata geçmiş olsun diyen batılı ülke çıkmadı. Onlarda bir saldırı olduğunda biz hemen kınıyoruz. Allah belalarını versin diyoruz. Bize insanlık dersi vermeye kalkanların hiç birinden ses çıkmadı. Birkaç hafta geçtikten sonra gelip nasıl oldu diye sormaya başladılar. Dillerinden geçmiş olsun sözü döküldü. Bu coğrafyada yaşamanın tek şartı var güçlü olmak.
İç yanası bir konu vesayet... Söylendiğinde her yere çekilebiliyor ama anayasal kuruluşlardan derinlere inen birtakım yapılar var ve bu yapılar kendi içlerinde örgütleniyorlar. Bu vesayetçi yapı milletin seçtiklerine güvenmediği için devamlı baskı altında tutmaya çalışmış. Milletin seçtiklerine de 'zaten güvenilmez' gözüyle bakıldı. Bu yapı siyasi iktidarları aşağıladı, iş göremez hale getirdi. 28 Şubat'ı hepbirlikte yaşadık. Eziyetler gördük. O gün sadece bana kaç yüz dava açıldı hatırlamıyorum. Bana toplamda kaç bin sene istiyorlar hatırlamıyorum. Zulüm üstüne zulüm. Günümüzün yarısı ifade vermekle geçiyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimi geldiğinde de 367 garabetini yaşattılar insanlara. Nihayetinde 15 Temmuz'da insanlar kendilerini, bedenlerini siper etti. İnsanların bu gayretini gördüm şükürler olsun” değerlendirmelerinde bulundu.