Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, müsilajın, iklim değişikliği, kirlilik, ekolojik yaşam, sürdürülebilir üretim ve tüketim faaliyetleri, döngüsel ekonominin hayata geçirilmesi konularının birbirinden bağımsız konular olarak ele alınamayacağını gösterdiğini ifade etti.
Bakan Kurum, İtalya'nın Napoli şehrinde tarihi Palazzo Reale Sarayı'nda düzenlenen "G20 Çevre Bakanları ile İklim ve Enerji Bakanları Toplantısı"na katıldı.
Toplantının "Koruma ve Yönetme İçin Doğal Bir Sermaye" başlıklı birinci oturumundaki konuşmasının ardından Bakan Kurum, öğleden sonra da "Sürdürülebilir ve Döngüsel Kaynak Kullanımı İçin Ortak Çabalar" başlıklı oturumda konuştu.
Kurum, Türkiye'nin her sene iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine bağlı olarak farklı sorunlarla sınandığını, bu yıl Türkiye'nin Marmara Denizi'nde meydana gelen müsilaj ile mücadele ettiğini, iklim değişikliğinin bölgesel etkilerinin ne boyutlarda olabileceğini bir kere daha gösterdiğini söyledi.
Müsilaj sorununu daha önce Avustralya, Yeni Zelanda, Baltık, Adriyatik, Tiren ve Alboran denizlerinde de gördüklerini belirten Kurum, aynı sorunla mücadele eden İtalya başta olmak üzere diğer ülkelerin izlediği yöntemleri incelediklerini, bu kapsamda Marmara Denizi'ne ulaşan her türlü kirletici kaynak için kısıtlayıcı tedbirler içeren ve 22 maddeden oluşan "Marmara Denizi Koruma Eylem Planı" hazırladıklarını vurguladı.
Bakan Kurum, eylem planıyla Marmara Denizi’nin Koruma Alanı ilan edilmesi, bölgedeki atık su arıtma tesislerinin ileri arıtma sistemlerine dönüştürülmesi, arıtılmış atık suların yeniden kullanımına kadar birçok başlıkta bilimsel çalışmalar yürüttüklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Ancak müsilaj, bize iklim değişikliği, kirlilik, ekolojik yaşam, sürdürülebilir üretim ve tüketim faaliyetleri, döngüsel ekonominin hayata geçirilmesinin birbirinden bağımsız konular olarak ele alınamayacağını gösterdi. Bu nedenle, iklim değişikliği, çölleşme ve biyolojik çeşitlilik konularında üç temel BM Sözleşmesinin uygulanması, sürdürülebilir çevre ve kalkınmanın sağlanabilmesi için büyük önem arz etmektedir. Biz de bu anlamda Türkiye olarak, hazırladığımız ulusal eylem ve kalkınma planlarımızla dünyada ve bölgede yaşanan çevre sorunlarına çözüm bulma gayreti içerisindeyiz. Sahip olduğumuz kaynakları tasarruflu kullanmanın, döngüsel ekonomi uygulamalarına geçmenin önemi her geçen gün daha da artıyor."
Kurum, Türkiye olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayelerinde yürütülen Sıfır Atık Projesiyle doğal alanları koruyarak, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınmasına katkı sunduklarını vurguladı.
Türkiye'de plastik poşet kullanımını yüzde 75 oranında azalttıklarını dile getiren Bakan Kurum, sıfır atıkla geri kazanım oranını yüzde 22,4’e çıkardıklarını, dünyada sayılı ülkenin ulaştığı bir oranla, 3 milyon ton sera gazı salınımını önlediklerini belirtti.
Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Çevre Ajansı ile 2022 yılında başlatacağımız zorunlu depozito uygulamalarımızı tüm ülkede yaygınlaştıracak çalışmalar yürütüyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz için denizlerin korunması hayati önem arz etmektedir. Sıfır Atık Mavi’yle su kaynaklarımızı her türlü kirlilikten arındırıyoruz. Yürüttüğümüz çalışmalarla 2021 yılı itibariyle Türkiye’nin 519 plajı ve 22 marinası mavi bayrak statüsü kazandı. Ülkemiz mavi bayraklı plaj sıralamasında dünyada üçüncü sıradadır."
Bakan Kurum, Bükreş ve Barselona sözleşmeleri kapsamında son derece aktif bir rol üstlendiklerini belirterek, Barselona Sözleşmesi 22. Taraflar Toplantısına, 7-10 Aralık 2021 tarihleri arasında, Antalya’da ev sahipliği yapacaklarını, bu anlamda İtalya'nın Dönem Başkanlığını, biyolojik çeşitlilik ve çevrenin korunması hususlarında yapılan öneri ve vurgularını son derece kıymetli bulduklarını söyledi.
G20, bugün sona eren Çevre Bakanları toplantısının ardından yarın, İklim ve Enerji Bakanları toplantısı ile devam edecek.