Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Türkiye-İran sınırında dün meydana gelen ve Van'da da etkili olan depreme ilişkin, "İlk belirlemelere göre, 254 konut ve 297 ahırın yıkık, 694 yapının da ağır hasarlı olduğunu tespit ettik." dedi.
Bakan Kurum, Anadolu Ajansı Editör Masası'na katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye-İran sınırında dün meydana gelen 5,9 büyüklüğünde depreme ilişkin son bilgiler ve bölgede yıkılan evlerle ilgili nasıl bir çalışma yapılacağı sorulan Kurum, depremde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi.
Kurum, ülke topraklarının yüzde 66'sının, nüfusun da yüzde 71'inin deprem bölgelerinde yer aldığını ifade etti.
Son zamanlarda Elazığ, Malatya, Denizli, Manisa, Konya ve son olarak dün de Van'da depremler yaşandığını anlatan Kurum, "Son 1 asırda yaşamış olduğumuz depremlerden 56'sı, 6 üzerinde şiddetteki depremler... 80 bin canımız gitti. 1999'da yüzyılın depremi diyeceğimiz Marmara Depremi'nde 18 bin canımız gitti. Düzce Depremi'nde aynı şekilde birçok ocağa ateş düştü. Dün Van'da gerçekleşen İran merkezli deprem nedeniyle Başkale ve Saray ilçelerinde hissedilen deprem sebebiyle 9 vatandaşımız hayatını kaybetti, 50 vatandaşımız da yaralandı." diye konuştu.
EN FAZLA HASAR BAŞKALE VE SARAY İLÇELERİNDE
Dün Elazığ'da çalışmalar yürüttüklerini, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Van'a gittiğini aktaran Kurum, bakanlığın afet koordinasyon birimleri ve hasar tespit çalışmaları yapacak ekiplerinin hızlı bir şekilde Van'a hareket ettiğini hatırlattı.
Hasar tespit çalışmaları neticesinde Başkale ve Saray ilçesine bağlı birçok köyde hasarın oluştuğunu gözlemlediklerine işaret eden Kurum, şunları söyledi:
"Sınır bölgesinde yaklaşık 13 köyümüz... Özellikle, Özpınar, Ömerdağlı, Kaşkol, Güvendik, Böğrüpek ve Gelenler köylerinde çok sayıda yapının kerpiç ve yığma taş yapılardan oluştuğunu gördük. İlk belirlemelere göre 254 konut ve 297 ahırın yıkık, 694 yapının da ağır hasarlı olduğunu tespit ettik. Hasar tespitlerimiz bugün de arkadaşlarımız tarafından yapılmakta. Daha önce yapmış olduğumuz uygulamalar çerçevesinde de hemen Van'da Toplu Konut İdaresi Başkanlığımız ekipleri, yine bakanlığımızın kentsel dönüşüm ekipleri bugün itibariyle sahadalar. Hemen yer tespit çalışmalarını yapıyoruz. Hak sahibi vatandaşlarımıza kalıcı konutlar için çalışma başlatmış durumdayız. En kısa zamanda inşallah diğer illerde olduğu gibi Van'da da vatandaşlarımızın yarasını sarma sürecine hızlı bir şekilde girmiş olacağız."
"99 SONRASI YAPILARDA HERHANGİ BİR YIKIMLA KARŞILAŞMIYORUZ"
Bakan Kurum, "Genelde yapı kalitesine ilişkin eleştiriler var. Böyle bir sorunumuz var diyebilir miyiz?" sorusu üzerine, depremden sonra genelde aslında depremin değil binanın, yapının öldürdüğünün net bir şekilde ortaya çıktığını dile getirdi.
Elazığ, Malatya ve Manisa'da yaşanan depremlere bakıldığında binaların hepsinin niteliklerin yığma ve kerpiçten olduğunu gördüklerini vurgulayan Murat Kurum, şunları kaydetti:
"Genelde ömrünü tamamlamış, herhangi bir mühendislik hizmeti almamış, donatısının olmadığı, eksik olduğu, beton kalitesine baktığımızda ya deniz kumu ile yapılmış ya da beton hizmeti almamış yapıların olduğunu görüyoruz. Yıkımların da en çok bu alanlarda olduğuna şahit olduk. Deprem muhakkak şehrimiz, ülkemiz için önemlidir ama 99 sonrası yapılan yapılara baktığınızda biz herhangi bir yıkımla karşılaşmıyoruz. Çok ufak hasarlar oluşuyor. Dolayısıyla yapıların niteliği depremde çok önem arz ediyor."
1999 depreminden beri toplanan vergilerin nasıl değerlendirildiğine ilişkin soru üzerine Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde AK Parti hükümetinin kentsel dönüşümle ilgili net bir duruş sergilediğini belirtti.
Bu seferberlik ilanı üzerine Türkiye'nin her ilinde çalışmaların başladığını hatırlatan Kurum, "Bugüne kadar bu işe ilişkin 171 milyar lira para harcanmıştır. Devam eden yatırım bedeli de 60 milyar liradır. Sadece kentsel dönüşüm, deprem dönüşümüyle alakalı 230 milyar liralık proje yürütülmektedir ve 170 milyarı da tamamlanmıştır." diye konuştu.
Kurum, bu noktada çok kararlı olduklarını ifade ederek, şunları söyledi:
"Bugüne kadar 1 milyon 350 bin konutun dönüşümünü sağladık. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'yla sadece 150 bin kentsel dönüşüm projesi gerçekleştirdik. Yine 1 milyon sosyal konut üretiyoruz. Bu deprem dönüşümü değil midir? Hiçbirinde bir sıkıntı yok. Bu deprem dönüşümüdür. 81 ilimizde artık ilçelerimizin hemen hemen hepsinde kentsel dönüşümle, sosyal konutlarla ilgili süreç başlamış ve 860 bine gelmiş ki diğer sosyal donatılarını da eklediğiniz zaman 1 milyonun üzerinde bağımsız bölüm süreci başlatılmış, 750 bine yakını vatandaşlarımıza teslim edilmiş süreci yürütüyoruz."
Sadece 1999 depreminin ardından İstanbul, Kocaeli, Yalova ve Sakarya'da yapılan 103 milyar tutarındaki kalıcı konut sayısının 42 bin 500 olduğunu bildiren Kurum, "Van, Kütahya, Bingöl, Afyon Dinar'da 37 bin 700 afet konutu da ürettik. 7,5 milyar liralık yatırım yaptık. Yine 99'dan bugüne vatandaşlarımız için 80 bin kalıcı konut üretimi tamamladık." bilgisini verdi.
"AMACIMIZ HER YIL EN AZ 100 BİN SOSYAL KONUT PROJESİNE BAŞLAMAK"
Dar gelirli vatandaşlara yönelik 100 bin sosyal konut projesinin anahtar tesliminin ne zaman yapılacağı ve yeni bir projenin hayata geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin soru üzerine Kurum, 2019'da başlatılan 50 bin sosyal konut projesine yaklaşık 650 bin başvurunun yapıldığını dile getirdi.
Kurum, Erdoğan'ın bu durum üzerine "Ülkede evi olmayan dar gelirli vatandaş kalmayana kadar çalışmaların yürütülmesi" talimatı verdiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu çerçevede bu sene Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile ortak bir proje yürüttük ve 50 bin olan sosyal konut sayısını 100 bine çıkardık. 100 bin sosyal konutu aynı anda tüm illerimizde 894 liradan başlayan taksitle, 240 aya varan vadeyle vatandaşlarımıza sunuyoruz ve bu çerçevede 1 milyon 200 bin başvuru oldu. Şimdi projelerimiz bir taraftan ihalelerimiz, süreçlerimiz devam ederken bir taraftan da kura çekme işlemlerimiz başladı. Bugün İzmir'imiz de kuralarımızı başlatıyoruz ve akabinde de bütün illerde sırasıyla kurallarımız çekilecek.
2020 yılının ilk çeyreğinde inşaat uygulamaları, hemen hemen bütün alanlarda başlatmak istiyoruz ve 1-1,5 yıl içerisinde tamamlayarak vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Bunun dışında ülkemizde sosyal konut ihtiyacı olan ve alanlardaki çalışmalarımız da bir taraftan devam ediyor. Biz her ilimiz vatandaşlarımıza, belediyelerimize diyoruz ki 'Sosyal konutla ilgili taleplerinizi bize iletin'. Çalışmayı 1 yıl önceden başlatıyoruz. Ne kadar talep gelirse Cumhurbaşkanımızın talimatları çerçevesinde sosyal konut ihtiyacını giderecek çalışmaları her yıl yapacağız. Amacımız her yıl en az 100 bin sosyal konut projesine başlamak."
"YÜZDE 52 ÇOĞUNLUĞUN CUMHURBAŞKANIMIZIN PROJESİNE DESTEK VERDİĞİNİ GÖRDÜK"
Kurum, "Kanal İstanbul Projesi'nin ÇED raporu onaylandı. ÇED raporunda yer alan, planlanan projeler için çalışmalara başladınız mı?" sorusu üzerine, projenin İstanbul'un geleceği, depremle mücadelesi ve şehirleşme adına çok önemli olduğuna değindi.
Kanal İstanbul ile doğal kaynakların korunduğu, depremle ilgili toplanma alanlarının, rezerv konutların tasarlandığı, Ar-Ge merkezlerinin, akıllı şehir uygulamalarının ve nüfusu 500 bini aşmayacak bir şehrin planlandığını anlatan Kurum, şöyle devam etti:
"Proje tasarlanırken tüm çevre hassasiyetleri göz önünde bulunduruldu. İçme suyu kaynakları, tarım ve ormanla ilgili tüm alanlar hazırlamış olduğumuz ÇED raporunda detaylı bir şekilde belirtildi. Proje uygulamaları da bu rapor doğrultusunda yapılacak. Raporda çevreye, doğaya, doğal kaynaklara ilişkin alınması gereken tedbirler ne ise uygulamada da bu yönde hareket edilecek. Raporumuzu onayladık. 500 bin nüfusu aşmayacak bir nüfus öngörüsü ile 1/100 binlik çevre düzeni planımızı da onayladık. Şimdi 5 bin ve bin ölçekli uygulama planlarını yapıyoruz ve bu planlar için de bir ekip kurduk. Bu ekip içinde hocalarımız var. Sivil toplum örgütlerinden kişilerin fikirleri alındı. İstanbul için yapılacak bu önemli projeye ilişkin her türlü fikrin orada tartışıldığı bir komisyon, birim oluşturduk. O birim çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz."
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, "Kanal İstanbul Projesi konusunda İstanbul Büyükşehir Belediye ile ters düşmüş gibisiniz. Bazı konularda anlaşılamadığı görülüyor. İtirazlar ve şikayetler süreci başlatıldı. Bu süreç nasıl yönetiliyor." sorusuna şu yanıtı verdi:
"Kim ne itiraz ederse etsin biz bildiğimizi yaparız, ederiz, bildiğimizden şaşmayız gibi bir anlayış bugüne kadar, 18 yıldır, AK Parti iktidarında hiçbir zaman olmamıştır. Biz her zaman milletimizle beraber yol yürüdük, milletimize rağmen hiçbir zaman bir iş yapmadık, yaptırmadık. Bu süreçte gelen itirazlar neyse yapılması gerekenleri, tedbirleri raporlarımıza işliyoruz. Hem ÇED raporu hem de 100 bin ölçekli planlarımıza ilişkin itirazları dikkate almak suretiyle projemizi yapmaya gayret gösteriyoruz. Sonuçta doğrudan bir olduğuna inanıyoruz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011 yılında paylaştığı Kanal İstanbul Projesi'nin belediye başkanlığı döneminde tasarladığı bir proje olduğunu anımsatan Murat Kurum, "Halkımızla bu konuyu paylaştığımızda yüzde 52 çoğunluğun Cumhurbaşkanımızın projesine destek verdiğini gördük. Neticede bu anlayışla yürütülmektedir. Ulaştırma Bakanımız da projenin ihale safhasına geldiğini duyurmuştu. Biz de yapılması gereken projeleri onlara destek vermek suretiyle gösteriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.