“16 Eylül Dünya Uluslararası Ozon Tabakasının Koruma Günü” programında konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı İklim Değişikliği Başkanlığı Sera Gazları Emisyonlarının İzlenmesi Daire Başkanı Volkan Polat, Türkiye’nin 1991 yılında Montreal Protokolüne taraf olduğu belirterek, “Montreal Protokolü ile ilgili ulusal ve uluslararası çalışmalar İklim Değişikliği Başkanlığımız koordinasyonunda Birleşmiş Milletler iş birliği ile başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Bu başarı aynı zamanda küresel iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarına da önemli katkılar sağlamaktadır.” dedi. Polat, “Dünya Ozon Günü”nün her yıl 16 Eylül'de, ozon tabakasının incelmesi konusunda bilinç oluşturmak ve ozon tabakasının korunmasına dikkat çekmek amacıyla kutlandığının da altını çizdi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bünyesinde olan İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından “16 Eylül Dünya Uluslararası Ozon Tabakasının Koruma Günü” etkinliği düzenlendi. Bu yıl, Birleşmiş Milletler (BM) Sınai Kalkınma Teşkilatının (UNIDO) desteğiyle ATO Congresium'da gerçekleştirilen etkinliğin teması, "Yaşamı Korumak İçin Küresel İş Birliği" olarak belirlendi.
Programda konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İklim Değişikliği Başkanlığı, Sera Gazları Emisyonlarının İzlenmesi Daire Başkanı Volkan Polat, 1980’lerde ozon tabakasının incelmesinin bilimsel olarak doğrulandığını belirterek, şunları söyledi:
“Uluslararası toplumu ozon tabakasını korumak üzere bir işbirliği kurmaya sevk etti. BM çatısı altında 16 Eylül 1987’de ülke temsilcileri Kanada’nın Montreal kentinde toplanarak, ‘ozon tabakasının incelmesine yol açan maddelerin üretimi ve kullanımı’ konusundaki Montreal Protokolü’nü kabul etmiştir. Böylece, Montreal Protokolü ile ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımını sınırlandırılarak bugün Montreal Protokolü kapsamında kontrol edilen ozon tabakasına zarar veren maddelerin yüzde 99'u aşamalı olarak kullanımdan kaldırıldı. Bugün, 197 ülkenin taraf olduğu Ozon Tabakasını İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolü, çevre alanında uluslararası işbirliğinin en başarılı örneklerinden birisini sergileyerek gelecek kuşaklar, yani sizler, için ozon tabakasının korunmasında çok önemli bir rol üstlenmiştir. Ozon tabakasının korunması yönünde adımlar atılmasaydı bugün dünyadaki tüm canlılık tehdit altında olabilirdi. Ozon tabakasının incelmesi, ekosistemlere zarar vererek iklim değişikliğini de beraberinde etkileyebilirdi. Tüm canlılar gibi insanlarda da özellikle göz ve cilt hastalıklarında artış görülebilirdi.”
“Çalışmalar başarılı bir şekilde yürütülmektedir”
Polat, Türkiye’nin 1991 yılında Montreal Protokolüne taraf olduğu belirterek, “Montreal Protokolü ile ilgili ulusal ve uluslararası çalışmalar İklim Değişikliği Başkanlığımız koordinasyonunda BM iş birliği ile başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Bu başarı aynı zamanda küresel iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarına da önemli katkılar sağlamaktadır.” dedi.
“Bakanlığımız, ozon tabakasının korunması ve iklim değişikliği ile mücadele için taraf ülkelerin çabalarına ortak olmaya devam edecektir”
İklim değişikliğine bağlı olarak küresel ortalama sıcaklıkların her yıl arttığına dikkati çeken Polat, sözlerine şöyle devam etti:
“Seller, fırtınalar ve kuraklık uzun süreli orman yangınları gibi doğal afetler artık daha sık yaşanmaktadır. Bu felaketler, tüm canlılar için çok büyük tehdit oluşturmaktadır. Son yıllarda iklim değişikliğine bağlı olarak ülkemizde de yaşanan doğal afetlerin sıklığının ve şiddetinin de önemli ölçüde artmış olduğunu gözlemliyoruz. Bunların yalnız çevresel değil ekonomik ve sosyal boyutları da düşünüldüğünde iklim değişikliği ile mücadele ve uyum süreci ülkemiz açısından da öncelikli olmaktadır. Bilimsel çalışmalar tüm bu olumsuz etkilerin orta ve uzun vadede dramatik biçimde artacağını, önlem alınmadığı halde dünyamızın ve gelecek nesillerin tehdit altında olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle, 2016 yılında Montreal Protokolü artık yalnızca ozon tabakasını incelten maddelerin değil aynı zamanda alternatifleri olan sera gazlarının da kontrolünü sağlayacak şekilde değişikliğe uğramıştır. Ülkemiz de bu değişikliği kabul ederek ozon tabakasının korunması ve iklim değişikliği ile mücadele için taraf ülkelerin çabalarına ortak olmaya devam edecektir.”
Polat, “Dünya Ozon Günü”nün her yıl 16 Eylül'de, ozon tabakasının incelmesi konusunda bilinç oluşturmak ve ozon tabakasının korunmasına dikkat çekmek amacıyla kutlanıldığının da altını çizdi.
“ ‘İklim Elçiliği’, Bakanımız Sayın Murat Kurum’un talimatlarıyla oluşturulmuş bir gençlik hareketidir”
Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin İklim Elçisi Muhammet Aktaş ise “‘İklim Elçiliği’ Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum’un talimatlarıyla oluşturulmuş bir gençlik hareketidir.” dedi. Aktaş, “Bizler İklim Elçileri olarak, iklim krizi ile mücadelede çocuk hakları başta olmak üzere her türlü konuda karar vericilere mesajlarımızı, taleplerimizi iletiyoruz. Çevre ve iklim değişikliği konularında fikirlerimizi daha güçlü bir şekilde ifade etme, araştırmalara ve karar alma süreçlerine aktif bir katılım sağlama geleceğimize dair umudumuzu, inancımızı güçlendiriyor.” dedi.
“İklim değişikliği en çok çocukları ve gençleri etkiliyor”
İklim değişikliğinin en çok çocukları ve gençleri etkilediğini dile getiren Aktaş, şöyle konuştu:
“15 yaşından beri, çocuk hakları konusunda yürütülen çalışmalara katılan biri olarak, tüm çocukların temiz ve sürdürülebilir bir dünyada yaşamasının temel haklarından biri olduğunu dile getirmek isterim. İklim değişikliğinden en çok etkilenen ve kırılgan gruplar arasında yer alan çocukların ve biz gençlerin haklarını dile getirmekten ve mücadelemizi sürdürmekten vazgeçmeyeceğiz. Küresel boyutta yaşanan çevre sorunlarının çözümüne katkıda bulunmayı, tabiatı korumayı, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedef edinmeliyiz.”
“Antarktika üzerinde ozon tabakasındaki delik 4 milyon kilometrekare küçüldü”
İklim Elçisi Aktaş; bilim insanlarının 2000 yılından 2016 yılına kadar yapılan ölçümler sonucu Antarktika üzerinde ozon tabakasındaki deliğin 4 milyon kilometrekare küçüldüğünün tespit edildiğini de anımsattı. Aktaş, “Ülkelerin bu sorunla mücadeledeki ortak duruşunu ve uygulamalardaki kararlılığını sürdürmesi halinde deliğin, 2050 yılına kadar tamamen kapanabileceği öngörülüyor.” dedi.
Montreal Protokolü’nün bugünkü haliyle iklim dostu ve enerji verimliliği yüksek buzdolabı gibi soğutma sistemlerinin kullanımını teşvik ettiğini de dile getiren Aktaş, “Ozon tabakasına zarar veren kimyasal maddeleri içermeyen ozon dostu ürünler satın alın. Buzdolabınızı ve derin dondurucunuzu çok düşük sıcaklıklardan kaçınarak doğru sıcaklıkta çalıştırmalısınız. Klimanızı çok düşük sıcaklıklarda çalıştırmayarak enerji tasarrufu sağlayabilirsiniz. Buzdolabınızı, fırın veya bulaşık makinesinin yanına koymayın. Mümkünse geceleri klima olmadan uyuyun. Ailenizi ve arkadaşlarınızı da bu konuda bilinçlendirmeyi ve gerekirse uyarmayı unutmayın. Ozon tabakasını korumaya devam etmek için birlikte çalışalım.” diyerek sözlerini tamamladı.
Etkinliğe Altındağ ve Mamak ilçelerinde eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdüren, köy okullarından 5’nci sınıfta okuyan 100’den fazla öğrenci katılım sağladı. Programda öğrencilerle ilgili çeşitli etkinlikler de düzenlendi.