ATATURK

BASIN AÇIKLAMASI

12 Nisan 2011

Bazı basın yayın organlarında Kuşadası Kruvaziyer Liman ve Yanaşma İskelesine ait planlara ilişkin kamuoyunu yanlış yönlendiren, Bakanlığımız çalışanlarının isminin de haksız ve kanunsuz bir biçimde belirtilmek ve hedef gösterilmek suretiyle yasal, bilimsel ve teknik dayanaktan yoksun ve asılsız iddialar içeren matbu dilekçe örnekleri yayımlanması üzerine aşağıdaki basın açıklaması yapılmıştır.
Söz konusu haberlerde, numaralandırılmış olarak dilekçede var olduğu belirtilen ve tamamen kamuoyunu yanıltmaya yönelik, yanlış ve yasal, bilimsel ve teknik dayanaktan yoksun iddialara ilişkin olarak aşağıdaki hususlar çerçevesinde kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Haklarında suç duyurusu yapıldığı belirtilen Bakanlığımız personelinin imzalarının bulunduğu 31.01.2011 tarihinde onaylanan planlar, 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında Bakanlığımızca onaylanmış olan Kuşadası Kruvaziyer Liman ve Koltuk Limanına ait planlara dair askı sürecinde yapılan itirazların değerlendirilerek yeniden düzenlendiği Kuşadası Kruvaziyer Liman ve Yanaşma İskelesine ait planlardır.

Kuşadası Kruvaziyer Liman ve Koltuk Limanına ait planlara yapılan itirazların değerlendirilmesi için ilgililerle birlikte ortak bir çözüme ulaşmak amacıyla, 17.12.2010, 27.12.2010 ve 30.12.2010 tarihlerinde Bakanlığımızda toplantılar yapılmıştır.

Bu konudaki en son toplantı olan; 30.12.2010 tarihinde yapılan toplantı neticesinde ise, taraflar öneriler konusunda uzlaşamamış olup, itirazların görüşüldüğü toplantılar neticesinde ilgilileri ile yapılan Tutanak çerçevesinde konunun itirazlarla birlikte kamu yararı kapsamında değerlendirilerek Bakanlığımızca sonuçlandırılmasına karar verilmiş ve böylece 31.01.2011 tarihinde söz konusu planlar Bakanlığımızca onaylanmıştır.

Dolayısıyla sözü edilen planlar herhangi bir firmanın talebi olarak değil Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilmiş düzenleyici bir işlem çerçevesinde hazırlanarak onaylanmıştır. Haberlerde örneği verilen ve matbu olarak hazırlanan dilekçede bahsi geçen iddialara ilişkin ise bazı açıklamalar yapılmasında yarar görülmektedir.
1- Bilindiği üzere, 1982 Anayasasının 43. Maddesine göre; kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeridinden yararlanmada, öncelikle “kamu yararı” gözetilir. Bu yerlerin özelliklerini gözetmek, koruma ve kullanma esaslarını saptamak amacıyla, yasa koyucu tarafından 17.04.1990 gün ve 20495 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3621 sayılı Kıyı Kanunu yürürlüğe konmuş bulunmaktadır.
Kanunun 6. Maddesinde kıyıda uygulama imar planı kararı ile yapılabilecek kamu yararına kullanma esasına uygun yapı türleri, 7. Maddesinde ise bu yapıların hangi esaslar dâhilinde yapılacağı belirlenmiş, uygulanması ve uyulması gereken iş ve işlemler tarif edilmiştir. Kıyı Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca kıyılarda doldurma ve kurutma yoluyla arazi elde edilmesi, kamu yararının gerektirdiği hallerde ancak uygulama imar planı kararı ile mümkün olmaktadır. Bu arazilere ilişkin hazırlanan teklif imar planlarının incelenmesi, değerlendirilmesi ve sonucunda onaylanması yetkisi 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca Bakanlığımıza aittir.

Ayrıca, Bakanlığımızca Kıyı Kanunu kapsamında onaylanan hiçbir plan, yatırımcı talebi ile iletilmiş olsa dahi herhangi bir firma ya da kurum için değil “kamu” ve “kamu yararı” kapsamında onaylanmaktadır. Bunun dayanağı Kıyı ve İmar Mevzuatı’dır. 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca herhangi bir tüzel ya da gerçek kişiliğe ilişkin plan onaylanması mümkün olmadığı gibi Kuşadası Limanının mülkiyet/intifa hakkı Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait olup, Ülkemiz yatırımları açısından da ciddi bir öneme sahip kamu limanıdır.  Bu çerçevede söz konusu alanda özelleştirmenin devam edip etmemesinin Bakanlığımızca Kıyı Kanunu kapsamında yapılan iş ve işlemlerle bir ilişkisi bulunmamaktadır.
2- Kuşadası Limanına ilişkin olarak Danıştay 6. Dairesince iptal kararı verilen plan hakkında Bakanlığımızca anılan Mahkeme Kararının gereği yerine getirilmiş ve 01.06.2006 tarihinde onaylı plan iptal edilmiş bulunmaktadır. Kamuoyunda bu hususta en sık görülen yanılgı, bir imar planı değişikliğinin Mahkeme Kararı ile iptali aşamasında, önceki imar planının yürürlüğe gireceği beklentisidir. Oysa ki, birçok Yargı Kararı gibi Danıştay 6.Dairenin Esas No: 1993/2911, Karar No: 1994/2704 sayılı kararında da teyit edildiği üzere, “İmar planı değişikliği işleminin idari yargı yerlerince iptal edilmesi halinde, eski plan kendiliğinden yürürlüğe girmeyeceği ve yeni bir işlem tesis edilmesi gerektiğinden” yeni bir plan yapım süreci gündeme gelmesi zorunludur.
Herhangi bir alanda plan iptal edilmesi, söz konusu alanda bundan sonra hiçbir planlama yapılamayacağı anlamına gelmemekte olup, plan onayından sorumlu idare Mahkeme Kararı sonucu plansız kalan alanda uygulamaya yönelik olarak yeni bir düzenleyici işlem tesis etmekle yükümlüdür. Bakanlığımızca 3621 sayılı Kıyı Kanunu çerçevesinde yapılan iş ve işlemler ise kamu yararı çerçevesinde gerçekleştirilmekte olup, Danıştay 6. Dairesinin iptal kararında plana yönelik olarak belirtilen hususlar da dikkate alınmıştır.

Bakanlığımızca onaylanan plan ile Mahkeme Kararında iptale konu plana yönelik olarak belirtilen ve uygulama imar planında olması gereken şartlar çerçevesinde,  kademeli birliktelik sağlanarak 3. iskeleye ait ek dolgu alanına ilişkin ilgili belediyesi ve kurumların uygun görüşünün de alınması suretiyle iptal edilen plandaki emsaller azaltılarak ve mevcut tesisler dışında ilave ticari tesisler yapılmaması hüküm altına alınarak yeni bir düzenleyici işlem tesis edilmiş bulunmaktadır.
Buna ilave olarak, Kuşadası Kruvaziyer Limanı, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanan “2023 yılı Turizm Strateji Belgesi”nde deniz turizminin geliştirilmesi için yenilenerek genişletilecek limanlar arasında sayılmış, “Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı 2007-2013”de ise; “Kuşadası Kruvaziyer Limanı” fizibilite ve uygulama projeleri gerçekleştirilecek limanlar kapsamına alınmıştır. Ülke ekonomisi açısından büyük öneme sahip olan ve halen mevcut uygulamaya dönük olarak Limanın planlama kararı ile yasal bir statüye kavuşturulması Belde açısından da önem arz etmektedir.  

Bu kapsamda; 2002 yılında 371 gemi ile yaklaşık 144.000 yolcu Kuşadası Limanına geliyorken, bu rakam 2009 yılında 616 gemi ile yaklaşık 640.000 yolcu olarak gerçekleşmiştir. Liman bu yapısı ile, Kuşadası’nın sosyo-ekonomik yaşamının can damarı haline gelmiştir. Kuşadası Limanı’na yıllık ortalama 650 gemi sefer yapmakta ve ortalama 600.000 turist bu limanla Ülkemiz ve Kuşadası ekonomisine büyük katkıda bulunmaktadır.

Devlet yatırımları ve Ülkemiz deniz turizmi açısından böylesine önemli bir alana ilişkin onaylanan her planda Mahkeme Kararları yerine getirilmiyor şeklindeki asılsız, kanıtsız ve mesnetsiz iddialarla liman alanının plansız bırakılması, ortadan kaldırılması, atıl durumu düşürülmeye çalışılması yaklaşımları ile Ülkemizin turizm, özelleştirme ve ulaştırma anlamında kazanacağı milli servete büyük zararlar verdirilmeye çalışılması, bu iddiaların ve girişimlerin geri planında başka tür niyetlerin olduğu konusunda tereddütlere neden olmaktadır.

 3- Kuşadası Kruvaziyer limanına ilişkin ÇED sürecinin devam etmekte olduğu ilgili Kurumca Bakanlığımıza bildirilmiş olup, Kıyı Kanununda herhangi bir plan onama işlemi gerçekleştirilmeden önce ÇED sürecinin tamamlanacağına dair bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. 3621 sayılı Kıyı Kanunu, Özel Kanun olup, “Özel Kanun” ifadesinin anlamı; öncelikle bu Kanunda yer alan hükümlerin uygulanması gerektiği; bu Kanunda yer almayan konularda diğer Kanun hükümlerinin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceğidir. Ayrıca ÇED sürecine ilişkin olarak imar planlarına gerekli plan notları eklenmiş ve süreç güvence altına alınmıştır.

3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında “Kuşadası Kruvaziyer Limanı” için yapılan her planın direk herhangi bir firmayla ilişkilendirilmesi suretiyle bu limanın bir “Kamu Limanı” niteliğinde olması hususu da çarpıtılarak kamuoyu yanıltılmaya çalışılmakta olup, yapılan iddiaların hiçbir bilimsel, yasal ve teknik dayanağı bulunmamaktadır.
Sonuç olarak; Bakanlığımızca onaylanan planlara karşı yapılan itirazların bir dizi toplantı neticesinde ilgili taraflarca değerlendirilerek toplantılar sonucunda yapılan tutanak ile Bakanlığımızca sonuçlandırılmasına karar verilerek yeniden düzenlenen ve herhangi bir firmanın talebine dayalı olmaksızın 31.01.2011 tarihinde onaylanan planlarda Kıyı ve İmar Kanunu uyarınca Bakanlığımız görev ve yetkileri kapsamında imzası bulunan Bakanlığımız personelinin, isim ve unvanlarının da açıkça belirtilmek suretiyle şahıslarına yönelik olarak  “görevi kötüye kullanma” iddiası ile basın ve yayın yolu ile haberlerde yer alması “Kamu görevlilerine karşı görevinden dolayı saldırı” niteliğinde olduğundan Bakanlığımız personelinin ilgili Yasa nezdinde haklarının da saklı olduğu, ayrıca, yazılı ve görsel basında bazı şahıslarca yapılan kamuoyunu yanıltmaya yönelik bilimsel, teknik ve hukuki dayanaktan yoksun, kamuoyu nezdinde bilgi kirliliği yaratma amaçlı bu türden mesnetsiz iddiaların kamuoyunca dikkate alınmaması gerektiği hususu,
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

 

 

 

 

 

 

 

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır