ATATURK

Bakan Sarı Barselona Sözleşmesi 19. Taraf Ülkeler Toplantısı (Cop 19) Bakanlar Oturumu'na Katıldı

11 Şubat 2016

Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Atina’da gerçekleştirilen Barselona Sözleşmesi 19. Taraf Ülkeler Toplantısı (COP 19) Bakanlar Oturumu’na katıldı.

Bakan Fatma Güldemet Sarı, oturumda yaptığı konuşmasında, İstanbul’da gerçekleştirilen 18. Taraf Ülkeler Toplantısı’nın ardından Akdeniz deniz ve kıyı çevresi için belirlediğimiz vizyona ulaşmak ve dostluğun pekiştirilmesi için bir kez daha bir araya geldiklerini ifade etti. Bakan Sarı, teşekkürlerini sunduğu konuşmasında, “Bu ve benzeri toplantılar, her daim bizlere geçmişte yaptıklarımızı görme, durumumuzu değerlendirme ve ileriye adım atma fırsatı vermektedir” dedi.

Bakan Sarı, Türkiye’nin 1976 yılında taraf ülke olarak ve hedeflerini gerçekleştirmeyi taahhüt ederek Barselona Sözleşmesi’nin imzalandığını kaydederek, “40 yıllık süre zarfında zor zamanlar da geçirdik. Bununla birlikte biz taraf ülkeler aldığımız zamanında ve doğru kararlar sayesinde zorlukları aşmayı hep birlikte başardık” ifadelerini kullandı.

“Geçmişteki 40 yıllık işbirliğimize baktığımda, son toplantımız olan ve İstanbul’da gerçekleşen 18. Taraflar Toplantısı’nın önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtmek isterim” diyen Bakan Sarı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Barselona Sistemi ile ilgili önemli tartışmalar yaptık. Sistemin mali sağlığını güvence altına alan kararlar kabul ettik. İstanbul’daki toplantıda, Barselona Sisteminde fonlama ve işlevsellik bakımından bazı değişiklikler yaptık. ‘Sermaye Rezervinin’ oluşturulması kararını alarak Sekretarya çalışanlarının finansal olarak devamlılığını sağladık. Birleşmiş Milletler kurallarına istinaden, Taraf Ülkeler bugünkü ekonomik durumlarını dikkate alacak şekilde katkı payı sistemini modernize ettik” açıklamasını yaptı.

Türkiye’nin 2 yıl boyunca Büroyu yönetmiş ve bu sorumluluğu taşımaktan onur duyduğunu kaydeden Sarı, Büro’nun İstanbul’da alınan kararların uygulanması hususunda çok başarılı bir dönem geçirdiğini dile getirerek geçen 2 yıllık dönemde UNEP, yeni Koordinatörü liyakat temelinde ve şeffaf bir şekilde atadığını söyledi.

“TÜRKİYE HER İKİ SÖZLEŞMEYE DE TARAF OLAN TEK ÜLKEDİR”

Büronun tavsiyeleri çerçevesinde, Sekretarya yıllık katkı paylarının ödenmesini temin etmek için aktif olarak çalıştığını kaydederek, “Sonuç olarak, geçtiğimiz 2 yıllık dönemde katkı payları ödemeleri üst seviyede gerçekleşmiştir. Bu husus İstanbul’da alınan kararların uygulanabilmesi adına önemli bir başarıdır. Ülkelerin Sözleşme yükümlülüklerine uyumsuzluk hususları da Büro’nun gündeminde yer almış bir diğer konudur. Bu bağlamda, Büro üyeleri değerli katkılarını sunmuştur. Büro Başkanı ve Uyum Komitesi Başkanı beraber çalışarak, gündeme gelen uyum ile ilgili konuların çözülmesi için tavsiyelerde bulunmuşlardır. Büroyu özellikle, Barselona ve Bükreş Sözleşmeleri arasında bölgesel işbirliğinin güçlendirilmesine yönelik önderliği için takdir ediyorum. İki Sözleşme arasında tamamlanan Mutabakat Zaptı, deneyim ve bilgi paylaşımı için mükemmel bir fırsat sağlayacaktır” açıklamasını yaptı. Türkiye’nin her iki sözleşmeye de taraf olan tek ülke olduğunu vurgulayan Bakan Güldemet Sarı “Ayrıca Karadeniz Daimi Sekretaryasına İstanbul’da ev sahipliği yapma şerefine de naildir. Bu bağlamda, Büro Başkanı olarak Türkiye, Mutabakat Zaptının tamamlanması için büyük çaba sarf etmiştir. Söz konusu Mutabakat Zaptı, Türk boğazları ile birbirine bağlanan iki geniş coğrafyada bilgi değişimini mümkün kılacaktır. Her iki Sözleşme arasında birleştirici bir köprü vazifesi gören Ülkem adına kıvanç duyuyorum” ifadelerini kullandı.

“PARİS İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ANLAŞMASININ KABULÜ TARİHSEL BİR DÖNÜM NOKTASIDIR”

Barselona Sözleşmesi’nin 40 yıldan beri, çevresel konuların tartışıldığı ve çözümlerin geliştirildiği çok önemli bir araç olduğunu aktaran Bakan Sarı, “Bugün, oluşturduğumuz sağlam temeller sayesinde geleceğe umutla bakabiliyoruz ve ortak denizimizde ortaya çıkan ciddi zorlukları aşmaya hazırız. Bu toplantının, iki önemli küresel gelişme ışığında görev ve sorumluluklarımızı tartışmak için iyi bir fırsat olduğuna inanıyorum. Anılan bu iki önemli gelişme; Paris İklim Değişikliği Anlaşması ve Sürdürülebilir Kalkınma için Gündem 2030’un kabul edilmesidir. Bilindiği üzere, Paris İklim Değişikliği Anlaşmasının kabulü tarihsel bir dönüm noktasıdır.

Paris’te kabul edilen kararlar dâhilinde, taraf ülkelerin, özellikle gelişmekte olan ülkelerde bölgesel merkezler ve ağlar kurulmasını sağlayarak bölgesel işbirliğini güçlendirmeleri istenmektedir. Bu bağlamda, iklim değişikliğine karşı oldukça hassas olan bölgemizde, zaman kaybetmeden Paris Anlaşmasına uygun olarak inisiyatif almak zorundayız. İklim Değişikliği için somut bir mekanizmayı da içeren daha kapsamlı bir bölgesel eyleme ihtiyaç duyduğumuzu düşünmekteyim. Bu bağlamda, Türkiye olarak biz, iklim değişikliği ile mücadele için bölgesel bir merkeze ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyacağız. Yunanistan’dan, bu hususu başkanlık edeceği önümüzdeki iki yıllık döneme taşımasını rica ediyorum. Bu somut yapılanma, UNEP/MAP çatısı alında, iklim değişikliği tehdidine karşı daha iyi işbirliği ve bölgesel bütünlük sağlayacaktır” açıklamasını yaptı.

“ÇEVRE DOSTU ŞEHİRLER ÖDÜLÜ’NÜN OLUŞTURULMASI KARARI İLE HEDEFE AKDENİZ’DE ULAŞILMASINI SAĞLAYACAK BİR KÖPRÜ KURULDUĞUNA İNANIYORUM”

Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin on birincisi olan “Yerleşimleri ve şehirleri güvenli, iklim değişikliğine uyumlu ve sürdürülebilir hale getirmek” hedefine dikkat çeken Bakan Sarı, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “İstanbul’da, COP 18’de alınan ‘Çevre Dostu Şehirler Ödülü’nün oluşturulması kararı ile söz konusu hedefe Akdeniz’de ulaşılmasını sağlayacak sağlam bir köprü kurulduğuna inanıyorum. Bu ödül ile yerel yönetimlerin kendi kıyı şehirlerini daha sürdürülebilir hale getirmesi teşvik edilecektir. Ayrıca, diğer kıyı şehirlerine gösterilecek somut bir örnek teşkil edilmiş olacaktır. Sözleşmenin tarafları olarak bizler, gerekli mesuliyet, kararlılık ve vizyon ile öncü olmak zorundayız. Bizler, yenilikçi fikirleri desteklemeğe devam etmeli ve Akdeniz ve kıyı bölgesinin sürdürülebilirliğine nasıl katkı sağlayacağımıza tartışarak karar vermeliyiz. Konuların bugün bu salonda sizlerin usta ellerinde olduğunu, bu toplantıdan geçmişten daha güçlü bir şekilde ayrılacağımızı ve Atina Deklarasyonunun yolumuzu aydınlatacağını biliyorum”