ATATURK

Bakan Özhaseki İmar Barışı Çalıştayı’nda İl Müdürlerine Düzenlemeyi Anlattı

24 Mayıs 2018
Bakan Özhaseki İmar Barışı Çalıştayı’nda İl Müdürlerine Düzenlemeyi Anlattı
Bakan Özhaseki İmar Barışı Çalıştayı’nda İl Müdürlerine Düzenlemeyi Anlattı
Bakan Özhaseki İmar Barışı Çalıştayı’nda İl Müdürlerine Düzenlemeyi Anlattı
Bakan Özhaseki İmar Barışı Çalıştayı’nda İl Müdürlerine Düzenlemeyi Anlattı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, İmar Barışı Çalıştayı’nda Çevre ve Şehircilik İl Müdürleri ile bir araya geldi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, geçtiğimiz günlerde Meclis Genel Kurulu’nda görüşülerek yasalaşan ve son dönemde geniş yankı uyandıran İmar Barışı konusunu Ankara’da düzenlenen Çalıştay’da Çevre ve Şehircilik İl Müdürleri ile masaya yatırdı. İmar Barışı Çalıştayı’nda kısa süre sonra hayata geçirilecek söz konusu uygulamanın detaylarını İl Müdürlerine anlatan Bakan Özhaseki, İmar Barışı’nı “Son 30 yılın en önemli olayı” olarak değerlendirdi. Geçmişte Türkiye’de 13 farklı imar affının yapıldığını ancak bunların kalıcı bir çözüm getirmediğini belirten Bakan Özhaseki, İmar Barışı’nın aftan farklı olan yönlerini anlattı. 
Türkiye’de 1950’li yıllardan itibaren bir göç dalgasının yaşandığını dile getiren Bakan Özhaseki, bu dönemlerde gerekli hazırlıkların yapılmayarak günümüzde yaşanan sorunların meydana geldiğini belirtti. Türkiye’nin yapı stoğuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özhaseki, “Geldiğimiz noktada içimiz acıyarak söylüyoruz, Türkiye’de yapı stoğu olarak sağlıksız yapılar bulunduğu gibi kimliksiz yapılar da mevcut. Ruhsatsız, iskansız, insanların aklına estiği gibi inşa ettiği yapılar var. Bu ortam doğru bir ortam değil. Anadolu’da çok büyük iki medeniyet kurduk. 100 yıldır da cumhuriyet var inşallah binlerce yıl yaşayacak diye de dua ediyoruz. O zor günlerde bile Selçuklu Medeniyeti, Osmanlı Medeniyeti dediğiniz zaman aklınıza bir şehir silüeti gelir. Peki Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda sıkıntılar yaşandı. Sonrasında ise üniversitelerimiz var, şehir plancılarımız ortaya çıkıyor. Böyle bir ortamda kurduğumuz medeniyet şehircilik adına baktığımız zaman ne isim vereceğiz. İftihar edebileceğimiz bir yapı var mı? Bunları bir partiyi suçlamak için söylemiyorum. Bu işin bir tarafında siyaset kurumu olduğu gibi diğer tarafında da vatandaş var. Ne kadar bağımsız birimimiz var derseniz net bir rakam söyleyemiyoruz. Ben merak edip tek tek büyükşehir belediye başkanları aradım. Ne kadar yapı stoğu olduğunu sordum fakat bilen yok. TÜİK verilerine göre 26 milyon 358 bin gibi bir sayı var. 26.5 milyon civarında bağımsız birimimiz var. 9.5 milyon civarında da binalarımız var. Bunların içinde imara aykırı yapı ne kadar diye soruyoruz bunları bilen belediye başkanımız da yok ne yazık ki. Herhalde şuanda imara aykırılık teşkil eden yapı sayısı yüzde 50’lerin üzerindedir. Siyaset kurumu bu sorunlara çözüm bulma yeridir. Bunlara gözümüzü kapatamayız.

“TÜM KAPASİTEMİZLE ÇALIŞACAĞIZ”
İmar Barışı Düzenlemesi’nden yararlanacak vatandaşların durumu hakkında önemli tespitlerde bulunan Bakan Özhaseki, imara aykırı yapılar arasında hazine arazisine inşa edilen yapıların da bulunduğunu söyledi. Özhaseki, “Önemli sorunlarından biri de vatandaş gelmiş hazine arazisi üzerine evini yapmış. İkincisi, zamanında, tapu tahsis belgeleri verildiğinde, ya müracaat etmemiş ya da zamanını kaçırmış. Ruhsatla ilgili sorunlar var. Vatandaş bildiği gibi eski usulle evini yapmış belediyeye de hiç uğramamış. Ruhsata aykırı olan eklentiler yapanlar var. Bunları yan yana getirdiğinizde ciddi bir sorun yumağı ortaya çıkıyor. Bizim tüm kapasitemizle çalışarak bunları kayıt altına almamız daha sonra da kentsel dönüşüm konusunda Türkiye’de ne yapılabilecekse o konularda varımızı yoğumuzu ortaya koymamız lazım. Bunları yapmazsak görevimizi tam anlamıyla yerine getirmiş olmayız. Kandilli Rasathanesi ekonomik etki analizi raporunda şöyle deniliyor: Eğer siz bir birimlik harcama yaparsanız depremde karşınıza çıkacak 7.3 birimlik hasara mani olursunuz. Örneğin Marmara depreminde 15 milyarlık bir hasar var. Zamanında 2 milyar liralık bir harcama yapılmış olsaydı o belaların hepsine göğüs gerebilirdik. Sorunlar, imara aykırılıklar nasıl sonuçlar ortaya çıkarıyor diye baktığınızda, sosyal donatı alanlarının eksikliğinden dolayı şehirlerin yaşanmaz hale geldiğini görüyoruz. Bu durum İstanbul ve çevresinde daha belirgin hissediliyor. Arabaların park edileceği yer yok, yeşil alan yok, okul alanları sıkıntılı. Tüm bunlar karşımızda bir bela olarak duruyor. Birçok insan kamu hizmetlerinden yararlanmak konusunda kaçak hareket ediyor. Su ve elektrik gibi hizmetleri kaçak yollardan elde ediyor” açıklamalarında bulundu. 

“TERTEMİZ BİR SAYFA AÇIYORUZ”
Geçtiğimiz günlerde Meclis gündemine gelen İmar Barışı kanununun detaylarına da değinen Bakan Özhaseki, vatandaşların bu düzenlemeden yararlanmak için kendi istekleriyle gelip başvuruda bulunacağını açıkladı. Vatandaşın beyanının esas alınacağını söyleyen Özhaseki, “Bir denetim firmasına tespit ettirmeye gerek yok. Vatandaş kendi yaptığı yerin şahıs arazisi mi yoksa hazine arazisi mi olduğunu bilir. İmara aykırı olup olmadığını da bilir. Beyan ettikten sonra altına bir tane de fotoğraf koysun, ne olduğunu bilelim. Bunu veren vatandaş konutlarda yüzde 3, iş yerlerinde ise yüzde 5 oranında parayı yatırdığı takdirde kendisine yapı kayıt belgesini verelim. Kaçaklık durumundan, kavgalı olmaktan, cezalardan kurtulsun. Kat irtifakına geçmek isterse iki misli bedel verdiği takdirde geçebilecek. Yıkım kararı para cezası varsa bunlar da düşecek. Hazine üzerinde oturanlar için yapı kayıt belgesi almak esas. Müracaat ederek buranın satışını isteyebilir. Bakanlık vasıtasıyla oturduğu yer kendisine satılacak. Daha önceden Bakanlık, belediyelere devrediyor, belediye de bu alanların satışını gerçekleştiriyordu. Şimdi bu formaliteler kalkıyor, vatandaş rayiç bedel üzerinden tapuyu alabiliyor. Bu düzenlemenin imar affından farklı olan bir tarafı var. En önemli tarafı, halihazırdaki durumu biz tespit ediyoruz sadece. Bu eline geçince vatandaş, ruhsat almış gibi gidip imarda ne varsa onu yapamayacak. Ya da yıkıp aynısını yeniden inşa edemeyecek. Eğer binayı yıkıp yeniden yapmak istiyorsa belediyeye müracaat edecek halihazırdaki mevzuat neyse ona uygun yapacak. Belediyeden ruhsat alarak ona göre işlem yapabilecek. Burada tertemiz bir sayfa açıyoruz. Bundan sonra aynı şekilde devam edenlerle ilgili Yargıtay Genel Kurulu’nun aldığı, hapis cezalarının ertelenemeyeceği gibi bir karar var. Burada sorumluluğu olan herkes direkt olarak hapis cezası alacak. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri olarak da bunu takip edeceğiz. Bundan sonra hiç kimse aynı şekilde devam edemez. Bu milli bir servet. Her isteyen üzerine istediği yapıyı inşa edemez” ifadelerini kullandı.