Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından geliştirilen Mavi Kart sistemi ile yatlar, tekneler gibi Marpol Sözleşmesi kapsamı dışında kalan küçük deniz araçları atıklarını atık kabul tesislerine veriyorlar. Bu atıklar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından geliştirilen web tabanlı bir yazılımla kayıt altına alınıyor. Gemilerin ne kadar atık verdikleri, ne zaman verdikleri, sefer bilgileri gibi veriler bu yazılım yoluyla takip ediliyor ve kontrol altında tutuluyor.
Mavi Kart Sistemi, 05 Ağustos 2011 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Genelge ile pilot uygulama kapsamında Muğla ve Antalya illerinde uygulanmaya başlandı. 7 Mayıs 2016 tarihinden itibaren ise ülke genelinde yat limanlarının Mavi Kart Sistemine geçişleri tamamlandı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından geliştirilen Mavi Kart tüm yat limanlarında atık kabul işlemlerinde kullanılmasıyla birlikte 30 bin tekneye Mavi Kart verildi.
Diğer taraftan Balıkçı tekneleri atıklarını balıkçı barınaklarında bulunan atık kabul tesislerine veriyorlar. Balıkçı barınaklarının Mavi Kart Sistemine geçişlerinin tamamlanmasına ilişkin süreç devam ediyor.
2017 yılında, mavi kart sistemi kapsamında; 42 bin 415 m3 pis su, 2 bin 332 ton çöp, 420 m3 sintine suyu ve 180 m3 atık yağ turizm ve rekreasyon amaçlı kullanılan tekneler ile balıkçı teknelerinden alındı. Bu sayede, hem sürdürülebilir deniz çevresi açısından hem de sosyoekonomik ve ticari açıdan yararlanılan denizlere Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca geliştirilen Mavi Kart Sistemi olumlu katkıda bulundu.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki çevre yatırımları konusunda Türkiye’nin geçmiş yıllara oranla çok daha iyi bir yerde olduğunu belirtti. Bakan Özhaseki denizlerin temizliği ve deniz canlılarının yaşam alanlarıyla yakından ilgilenildiğini dile getirdi. Geçtiğimiz dönemlerde Muğla’da Deniz Kaplumbağaları Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret ettiğini ve burada tedavisi tamamlanan caretta carettaların denizle buluşturulduğunu anımsatan Bakan Özhaseki, “Denizlerin temizliği, ekolojinin korunması, buradaki canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi çevre politikalarımız arasında en önemli alanların başında geliyor. Denizlerin ve deniz canlılarının sağlığı için de en önemli tehdit atıklar. Hem büyük gemilerin hem de daha küçük boyuttaki teknelerin atıkları yaşamı tehdit ediyor. 15 yıl önce bu teknelerin atıklarını denizlere bırakmaktan başka çok fazla seçeneği yoktu. Şimdi her geçen gün sayısı artan atık su alım tesislerimiz var. Kimsenin bu tesislere ulaşamıyorum demek gibi bir seçeneği yok. Her limanda bulunan bu tesislerin kullanımını da denetliyoruz, kimsenin denizlere atık su, sintine suyu bırakma ihtimali kalmadı. Denizlerimizde her yer kontrolümüz altında.” diye konuştu.