ATATURK

BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI

22 Mart 2022
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI
BAKAN KURUM’DAN YAPI SEKTÖRÜNE “SU” ÇAĞRISI

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, tüm yapı sektörüne ve vatandaşlara çağrıda bulunarak, “Bakanlık olarak binalarımızda su israfını engellemeye yönelik gerekli düzenlemeleri yaptık. Yapı sektörümüz projelerini su depolama ve debi kontrolüne dair yaptığımız bu değişikliklere uygun bir şekilde tasarlamalıdır. Milletimizden ricamız; suyumuzu korumayı millî bir mesele olarak görmeleridir. Bu görev bizim çocuklarımıza borcumuz, vatanımıza borcumuzdur.” dedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 22 Mart Dünya Su Günü münasebetiyle Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen “Su ve Sürdürülebilirlik İlk Çağrı” Programı’na katıldı. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’ndeki programda konuşan Bakan Kurum, “Bugün Fatih Sultan Mehmet’in emaneti İstanbul’umuzdayız. Taksim İstanbul'un bütün sularının toplandığı, şehre ve vatandaşa dağıtıldığı tarihî bir merkezdir. Eskiden Taksim'den Kâğıthane’ye bu bölgede her sokak başında bir çeşme bulunurdu. Ne yazık ki bu çeşmelerin büyük çoğunluğu yeni imar planları nedeniyle 1950'li yıllara kadar kaldırılmış.” diyerek, bir dönem Beyoğlu'nda yaşayan bir devlet büyüğüne atfedilen serzenişi şu şekilde aktardı:

“O zaman bizim her çeşmemizin alnında ‘O Allah ki gökten sizin için su indirdi’ ayeti yazardı. Süslemelerin altından kuşlar su içerdi. Her çeşmenin başında iki kurna olur, her kurnanın başında bir melek otururdu. Çeşmelerin yıkılması ile beraber meleklerimiz de gitti.”

“Kaderine terk edilen bir Beyoğlu’nu, Haliç’i ve İstanbul’u yaşadık”

Bakan Murat Kurum, İstanbul’a dair Şair Nedim’in benzetmesini de katılımcılara şu şekilde hatırlattı:

“Medeniyetimizin büyük şairlerinden Nedim, ‘Bu şehri İstanbul ki bimislü behâdır’ demiş ve ne güzel söylemiştir. Bu şehri ‘iki deniz arasındaki bir elmas parçasına benzetmiş, İstanbul güneşle aynı değere sahiptir’ demiştir. İstanbul o günlerden bu günlere hâlâ muhteşem bir şehir. Fakat bu şiirin yazıldığı günden bugüne geçen 3 asrın ardından, sanayileşmeyle birlikte İstanbul’da makûs bir talihi yaşadık. Kaderine terk edilen bir Beyoğlu’nu, Haliç’i ve İstanbul’u yaşadık.”

“Bu şehrin makûs talihini değiştiren, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.” ifadelerini kullanan Bakan Kurum, “Bu eşsiz tarih, kültür ve doğal zenginliğe sahip muhteşem şehri yeniden o eski iddialı günlerine kavuşturdu. Ben bu vesileyle sizlerin huzurunda İstanbul’u yeniden büyük Türkiye idealimizin kalbine yerleştiren, geleceğe emin adımlarla yürümesini sağlayan Sayın Cumhurbaşkanımıza en derin şükranlarımı sunuyorum.” dedi.

“Suyu kirletmek, hayatı kirletmektir”

“Anasırı Erbaa yani dört temel unsur vardır: Hava, toprak, ateş ve su.” diyen Murat Kurum, “Bizim inancımıza göre suyu kirletmek, hayatı kirletmektir. Zira en temel yaşam kaynağımızdır su. Suyun olmadığı yerde yaşamdan, şehirden ne de medeniyetten söz etmek mümkün olamaz. Bugün başka gezegenlerde yaşama dair izler arayan bilim insanlarımız ilk önce suyun izini sürüyorlar. Su olmadan hayat olmaz.” şeklinde konuştu.

“Su, en hayati ve stratejik değer hâline gelmiştir”

Bugün denizlerin, akarsuların, göllerin hepsinin su miktarının alt alta topladığında bir buçuk milyar kilometreküp su olduğunu fakat bunun sadece yüzde iki buçuğunun tatlı su yani içilebilir su olduğunu anımsatan Kurum, bu tatlı suların ise sadece on binde ikisine erişilebildiğini belirtti.

Bakan Murat Kurum sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Özellikle iklim değişikliğini en önemli etkilerinden olan kuraklık ve yeraltı sularının tükenmeye başlamasıyla su artık çağımızın ve geleceğin en hayati ve stratejik değeri hâline gelmiştir. Bugün sadece son 60 yılda 3 milyardan 8 milyara ulaşan Dünya nüfusu nedeniyle suya olan ihtiyaç her zamankinden daha da fazla artmıştır. Vahşi tarım uygulamaları, bilinçsiz su kullanımı ve küresel israf nedeniyle su kaynaklarımız giderek azalıyor ve buna ilave olarak da çevre kirliliği nedeniyle de temiz su kaynaklarımız maalesef kullanılamaz hâle geliyor.”

“3 milyar insanın suya doğrudan erişimi yok”

Bugün Dünya’da 3 milyardan fazla insanın suya doğrudan erişiminin olmadığı bilgisini veren Bakan Kurum, “Ortadoğu'daki nüfusun neredeyse yüzde 85’inden fazlası da kıtlık koşullarında yaşıyor. 2030 yılına kadar su kıtlığı seviyesi dünya genelinde yüzde 40'lara kadar yükselecek. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde insanlık âlemi küresel su kıtlığı hatta su savaşları ile karşı karşıya kalacak. Yani buradaki gençlerimiz geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın önümüzdeki süreçte hayatlarındaki en önemli gündemlerden bir tanesi su olacak. Belki biz göremeyeceğiz ama sizler su savaşlarının yapıldığına şahitlik edeceksiniz. Devletler arasında su krizlerinin yaşanıyor olması sebebiyle su diplomasisi yeni dönemde de güncel konular arasında yerini alıyor.” diye konuştu.

UNESCO raporlarına göre 140 ülkenin suya erişebilmesi için yıllık 114 milyar dolar harcama yapması gerektiğini söyleyen Bakan Murat Kurum, “Gururla ifade ediyorum ki biz, Sayın Cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde Türkiye olarak, bugün Afrika’da tam 10 milyon kişiye günlük kesintisiz içme suyu sağlıyoruz. Bu konuda tek ülkeyiz.” dedi.

Bakan Kurum, suyun Türk kültürü ve İslam inancındaki yerini ise şu şekilde açıkladı:

“Su kültürümüzde ve inancımızda her zaman çok müstesna bir yere sahip olmuştur. Şehircilik kültürümüzde de su ile ilgili yapılar bakımından son derece zengindir. Hamamlar, çeşmeler, şadırvanlar, sebiller, kuyular, yunaklar, musluklar, sarnıçlar, köprüler yapmış atalarımız. Hiçbir medeniyette, hiçbir ülkede ve dilde suya dair bu kadar çok ve çeşitli bir tanımlama yoktur. Ancak üzüntüyle ifade etmeliyim ki bu denli kullanımın zenginliğine rağmen bugün ülkemiz tatlı su kaynakları bakımından su stresi yaşayan ülkeler arasındadır. İklim değişikliğinin de etkisiyle birlikte kişi başına düşen su miktarımız bin 340 metreküp olmuştur. Nüfus artışı ile birlikte kişi başına düşen su miktarı da her geçen gün azalmaktadır. Bu noktada tasarruf mekanizmalarını daha etkin, daha katılımcı hâle getirmek zorundayız. İşte bu noktada sürdürülebilirlik karşımıza çıkıyor. Yani su ve sürdürülebilirliği artık bundan sonra beraber yürütmek zorundayız.”

Bakan Kurum’dan su tüketimine çarpıcı örnek

Bakan Kurum, su tüketiminin yoğunluğuna, gıda ve tekstil sektöründen şu örnekleri verdi:

“Somut bir örnekle açıklamak istiyorum. Bir tişört için ne kadar su kullanıldığını bilen var mı? Tam 2700 litre. Yani 13 bin 500 bardak su. Banyoda, tuvalette, mutfakta ortalama günlük 200 litre su kullanmaktayız. 1 kilogram buğdayın üretimi için 1300 litre suya ihtiyaç var. Bir ayakkabı üretimi için tam 17 bin litre su kullanılıyor. Bir bardak kahvenin üretimi için 140 litre su kullanılıyor. Yani bir kişinin tüm ihtiyaçlarının karşılaması için günlük ortalama 7000 litre su tüketmesi gerekiyor. Bu salonda bulunanlara bakalım. Takım elbiselerimiz, kravatlarımız, pantolonlarımız, montlarımız… Yani kişi başına 100 bin litre. Bu salonda yaklaşık 500 kişi var. Bu salonda, giydiğimiz elbiselerin üretimi için kullanılan su miktarı tam 50 milyon litre. Yani 500 ailenin bir yıllık içme suyu kullanımına denk elbiseler giyiyoruz. Suyumuza sahip çıkmak için sürdürülebilirlik. Kullandığımız kıyafetleri de yeniden dönüştürmek zorundayız. ‘Al kullan at’ değil, ‘al kullan dönüştür’ anlayışını hayatımızın her alanında yaşam kültürü hâline getirmek zorundayız.”

Bakanlığın “su” projeleri

Murat Kurum, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının su projelerini ise madde madde şu şekilde sıraladı:

“Geri kazandığımız suları sadece peyzaj alanlarında değil içme suyu olarak da kullanmamızı sağlayacak teknolojileri destekliyor, tesisleri de bir bir kurmaya gayret gösteriyoruz.

Atık su arıtma tesislerimizi, gelir getiren ekonomik bir değere dönüştürecek adımları atıyoruz. Tüm tesislerimizi, bir yeşil teknoloji ürünü olan biyorafineri tesislerine dönüştürüyoruz.

Bunlarla da yetinmeyip, atık sudan hidrolik enerji, arıtma çamurundan biyogaz elde ediyor ve vatandaşımızın hizmetine sunuyoruz.

Bugün, arıtılarak kullanılan atık suların oranını yüzde 3,5’e çıkardık. Şimdi atık su arıtma, biyolojik arıtma ve membran teknolojilerini daha da yaygınlaştırıyoruz. Bu oranı 2023 yılında yüzde 5’e, 2030 yılında ise yüzde 15’e çıkarmak hedefimizdir.

Sulak alanlar ve ormanlar gibi; suyumuzu doğal olarak toplayan, filtreleyen, depolayan ekosistemleri korumak için de yoğun bir gayret içerisindeyiz. Bu kapsamda 2018 yılında ülkemizin yüzölçümünün yüzde 9’u seviyesinde olan korunan alan büyüklüğümüzü yüzde 11,9’a çıkardık. Bu büyüklüğü 2023 yılında OECD ortalaması olan yüzde 17’ye yükseltmeyi hedefliyoruz.

Akarsularımızı ve nehirlerimizi, göllerimizi sanayi atıklarının kirleticilerine karşı koruyoruz. Salda’ya, Van Gölü’ne, Marmara Denizi’ne ve Kocaeli Uzungöl’e yönelik, dünyaya örnek olan çevre koruma projeleri yürütüyoruz.

Sıfır atık sanayi ve yeşil OSB çalışmalarımızla tüm sanayi alanlarımızı dönüştürüyor ve su kaynaklarını kirletmeyen, su israfını sıfıra indiren üretim tesisleri hâline getiriyoruz.

Tüm vatandaşlarımızın eşit şekilde suya erişimini sağlayacak altyapı çalışmalarımızı, yeşil altyapı projeleriyle, millet bahçelerimizle, yeşil alan miktarını artırarak daha da güçlendiriyoruz. 4 ana hat üzerinde 17 ekolojik koridorlarla, millet bahçeleriyle, bisiklet ve yürüyüş yollarıyla, mahalle kültürünü ve komşuluk ilişkilerini koruyan yaşam alanları inşa ediyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladılar. Paris İklim anlaşmasına Meclisimizin onayıyla taraf olduk. Yeşil Kalkınma Devrimi’ne girdik. Yeşil kalkınma nedir? Sürdürülebilirliktir, suya sahip çıkmaktır, geri dönüşümün yaygınlaşmasıdır, emisyonların sıfıra indirilmesidir, emisyonların şehirlerimizdeki etkilerini en aza indirmektir, buna uygun bilimi sanayiyi ve teknolojiyi geliştirmektir, yeşil alanların yani yutak alanların miktarını artıracak çalışmalardır.

Yeşil Kalkınma Devrimi ve Net Sıfır Emisyon 2053 hedeflerimiz doğrultusunda çok önemli adımlar atıyoruz.

Bu kapsamda su kaynaklarımızı koruyacak ve atık su miktarını azaltacak İklim dostu yeşil binaların yapımına öncelik verilmesi ve bu kapsamda teşviklerin artırılmasını, Çevre Komisyonumuzla ve ilgili Bakanlıklarımızla kararlaştırdık ve bir kanun ile birlikte bu düzenlemeleri yapmak istiyoruz.

Şubat ayında Konya’da Türkiye’nin ilk iklim şurasını 1000’i aşkın uzman katılımcıyla düzenledik. Özellikle su ve kuraklığa dair önemli adımları hep birlikte kararlaştırdık.

Orman, tarım, mera ve sulak alanlarda karbon yutağı kayıplarına sebep olacak erozyon, sel, heyelan, çığ, kuraklık ve çölleşme gibi afet risklerine karşı adımlarımızı atıyoruz.

İçme ve kullanma suyu şebekesi iletim ve dağıtım hatlarındaki kayıp ve kaçak oranı yüzde 50’lerde, bazı yerlerde yüzde 60’lara kadar çıkıyor. Hedefimiz, 2030 yılına kadar yüzde 25’ler seviyesine indirmek.

Doğal su kaynaklarının korunması amacıyla, 2 bin metrekarenin üzerindeki parsellere yapılacak binalarda yağmur suyu toplama sistemini zorunlu hâle getirdik. Bu değişiklikle artık, suyu ziyan etmeyeceğiz, depolayacağız. Yağışların az olduğu dönemlerde, binalarımızda depolanan bu suyu kullanacağız.        

Yapılarda suyun daha tasarruflu tüketilebilmesi için, sıhhi tesisat projelerinde lavabo musluk debilerini dakikada 6 litre, duşlarda da dakikada 8 litre ile sınırlandırıyoruz. Yani daha fazla su akmayacak.”

85 milyon vatandaşa ve yapı sektörüne çağrı

85 milyon vatandaşa ve yapı sektörüne çağrıda bulunmak istediğini belirten Bakan Murat Kurum, “Biz Bakanlık olarak binalarımızda su israfını engellemeye yönelik gerekli düzenlemeleri yaptık. Yapı sektörümüz projelerini su depolama ve debi kontrolüne dair yaptığımız bu değişikliklere uygun bir şekilde tasarlamalıdır.

Vatandaşlarımız da binalarında, yuvalarında bu yenilikçi sistemleri görmelidir. Milletimizden ricamız; suyumuzu korumayı millî bir mesele olarak görmeleridir. Bu görev bizim çocuklarımıza borcumuz, vatanımıza borcumuzdur.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İklim Şûrası kararlarını açıklayacak

Konya’da düzenlenen İklim Şûrası’nın Sonuç Bildirgesi’nin önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacağını söyleyen Murat Kurum, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yakında Cumhurbaşkanımız, İklim Şûrasında aldığımız kararları milletimizle paylaşacaklar. Türkiye’nin önündeki 100 yıllık çevre ve iklim politikalarını şekillendirecek kararlarımızı ve hedeflerimizi milletimizle paylaşacaklar. İnşallah bildirgenin ardından yepyeni bir dönem başlayacak, hem ülkemizin iklim dostu yeşil dönüşümünde hem de bölgemizin geleceğinde yenilikçi, sürdürülebilir ve kalıcı adımların atılmasında öncü bir rol alacağız. Misafiri olduğumuz dünyamızı en temiz hâliyle, en doğal hâliyle gelecek nesillerimize bırakacağız.”

Bakan Kurum, MetaVerse üzerinden tarihî çeşmeleri gezdi

Konuşmaların ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Beyoğlu Belediyesi’nin MetaVerse platformu üzerinde oluşturduğu ve ilçe sınırları içindeki tarihî çeşmeleri gösteren MetaMüze’yi sanal gözlükle gezdi.

127 tarihî çeşme ile 9 sebile sahip Beyoğlu ilçesinde 50 tarihî çeşmenin restorasyonu tamamlanmıştı.

Sanal gezi sonrası, “Dünya Su Günü” sebebiyle ilkokul ve ortaokul öğrencileri arasında düzenlenen resim yarışması ile lise öğrencileri arasında düzenlenen kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi.

Bakan Kurum, Barbaros Hayreddin Paşa Camii’ni gezdi

Törenin ardından yapımı devam eden Barbaros Hayreddin Paşa Camii’ne geçerek incelemelerde bulunan Bakan Murat Kurum, “Kaba inşaatın yüzde 95’i bitmiş durumda. 18 bin metrekare alan üzerinde oturuyor. 20 bin cemaat kapasiteli. Hedefimiz yılsonuna kadar camimizin yapımını tamamlamak ve Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla açılışını gerçekleştirerek İstanbulluların hizmetine sunmaktır. İbadet alanı dışında, camimizin altında konferans salonlarımız, kütüphanelerimiz 7 gün 24 saat gençlerimizin, kadınlarımızın, çocuklarımızın vakit geçirebileceği şekilde tasarlandı. Geleneksel motiflerimizi günümüze uyarladığımız bir mimari anlayışla camimizi inşa ediyoruz. Hemen hemen Türkiye’nin her yerinden gelen malzemeleri burada kullanmaya gayret ediyoruz. Sütunlarımızdan minarelerimize motiflerimizin olduğu, çinilerimizin olduğu, kündekari kapılarımızın yer aldığı, içindeki süslemelerle 84 milyonun duygularını yansıtacağımız bir eserimiz olacak. Aynı Anadolu Yakasındaki Çamlıca Camimizi, buradan, Levent’ten Barbaros Hayreddin Paşa Camimiz selamlayacak. Ecdadımızın yaptığı gibi, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde böyle eserler üretmek bizim için büyük şeref, büyük onur.” bilgisini verdi.

Bakan Kurum yapımı süren İslam Medeniyetleri Müzesi'ni ziyaret etti

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Çamlıca Camisi'nde yapımı devam eden müzeyi gezerek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurum, İstanbul'a yakında çok önemli bir müze daha kazandıracaklarını söyledi.

Kurum, 11 bin metrekare büyüklüğe sahip müzenin Çamlıca Camisi'nin hemen altında yer aldığını anımsatarak, "Aslında camimiz planlanırken etrafındaki peyzaj alanlarıyla, altında düzenlenen müze, kütüphane, konferans salonuyla buradaki hat eserlerinin, çinilerin yapıldığı bir kompleks olarak planlandı. İstiyoruz ki burada gençlerimiz, kadınlarımız, çocuklarımız vakit geçirsinler. Camide ibadet zamanı dışında da çocuklarımız ders çalışsın, kadınlarımız kitap okusun, vakit geçirsinler. Buradaki müzeden istifade etsinler. Bu anlayışla planlamalarımızı yapmıştık. Hamdolsun işin sonuna geldik, 11 bin metrekarelik müzemiz inşallah ramazan ayında hem İstanbul'a hem de bütün dünyaya kazandırılmış olacak." diye konuştu.

İslam medeniyetlerinin sergilendiği, 550'den fazla eserin yer aldığı müzenin Milli Saraylar sorumluluğunda olacağını aktaran Kurum, Peygamber Efendimize ait eserlerin, Kur'an-ı Kerim'lerin, kılıçların ve Kabe örtüsünden 17. yüzyıla uzanan birçok eserin, müzede yer alacağını dile getirdi.

 "Dijital müze içerisinde bahçemiz var"

Kurum, dijital müzenin de mevcut olduğunu anlatarak, "İslamiyet'in doğuşundan tutun da günümüzde camilerimizdeki seslerden, hocalarımızın vaazlarından birçok eserin burada seslendirileceği odalarımız ve alanlarımız mevcut. 'Abıhayat' dediğimiz yine hayatı simgeleyen bir şelalemiz var. Dijital müze içerisinde bahçemiz var. Çocuklarımız da o bahçeyi çok beğenecekler. Belki de dünyada eşi benzeri olmayan bir müzeyi İstanbul'a kazandırmış oluyoruz. Bu çerçevede nisan ayında Cumhurbaşkanı'mızın teşrifleriyle müzemizi İstanbul'a kazandıracağız." ifadelerini kullandı.

Bakan Kurum, müzenin ardından Çamlıca Camisi kompleksinde yer alan kütüphaneye giderek, gençlerle sohbet etti.

Videolar