Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Kasım ayı sonunda başlayacak Birleşmiş Milletler İklim Konferansı (COP21) öncesinde ülkemizi temsilen Paris'e gitti.
Bakan Güllüce, Paris’te İklim Zirvesine Ön Hazırlık Toplantısı (Pre-COP) Açılış Oturumu (First Plenary) ile İklim Zirvesine Ön Hazırlık Toplantısı (Pre-COP) İsteklilik Çalışma Grubu’na (Ambition WG) katılarak konuşma gerçekleştirdi.
Açılış Oturumu’nda konuşan Bakan Güllüce, Dünyanın İklim Değişikliğiyle mücadelede yeni bir döneme girdiğini kaydetti.
Paris’te mutabakata erişebilmek amacıyla herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurgulayan Bakan Güllüce, “Bu önemli sorumluluğun farkında olan Türkiye, müzakere sürecine aktif olarak katılım sağlamaktadır.” dedi.
Bakan İdris Güllüce, “Paris’te mutabakata varabilmek amacıyla kesinleştirilmesi gereken en önemli ve birinci husus, birçok ülkenin temel kavram olarak kabul etmiş olduğu farklılaşma konusudur.” ifadesini kullandı.
ikinci hususun ise finansman olduğunu söyleyen Bakan Güllüce, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kamu ve özel sektör finansmanı dahil olmak üzere yeterli finansman kaynaklarının etkin bir şekilde harekete geçirilmesi müzakere tarafları arasında güven ve itimadın oluşturulması için ön koşuldur. Bilhassa, gelişmekte olan ülkelere sağlanan finansmanın geliştirilmesi ve en kırılgan ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yeni yaklaşımların geliştirilmesi acil bir ihtiyaçtır.
Anlaşma bütün tarafların beklentilerini karşılamalı ve bütün tarafların hak ettikleri payı almasını sağlamalıdır. Bu çerçevede, Paris Anlaşmasında dengenin sağlanması amacıyla azaltım ve uyum konuları eşit düzeyde ele alınmalı ve sağlanacak desteklerle uygulama güçlendirilmelidir. Özellikle, farklılaşma ve finansman konuları çözüme kavuşmadan olası Paris Anlaşmasının kabulüne yönelik risk oluşacağını öngörüyoruz.”
İklim Zirvesine Ön Hazırlık Toplantısı (Pre-COP) İsteklilik Çalışma Grubu (Ambition WG)
İsteklilik Çalışma Grubu’nda da konuşan Bakan İdris Güllüce, özellikle finans, teknoloji ve kapasite geliştirme alanlarında var olan taahhütlerin yerine getirilmesi ve artırılması yönünde işaretler verilmesi, müzakere sürecinde güvenin artırılması, ve Paris Anlaşması’nın sahiplenilmesi açısından uygun olacaktır.” dedi.
“Temel önceliğimiz olan 2 derece hedefine ulaşılması azaltım istekliliğinin arttırılması ile sağlanabilir.” diyen Bakan Güllüce, gelişmekte olan ülkelerin iklim ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için, gelişmiş ülkelerin teknoloji transferi ve finans mekanizmaları konusunda desteklerini artırmalarının önemini vurguladı.
Sözleşme’nin “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar" ilkesinin muhafaza edilmesi gerektiğini kaydeden Bakan Güllüce, “Böylece bütün tarafların imkân ve kabiliyetleri çerçevesinde azami çabayı göstermelerinin önü açılacaktır. Dolayısıyla Paris Anlaşması, mevcut Ek’lerden bağımsız, gerçekçi ve esnek bir sistem getirmelidir. Gelişmiş ülkeler azaltım konusunda liderliklerine devam etmeli ve istekliliklerini artırmalıdır.” dedi.
İstekliliği arttırmak için iki temel hususun olduğunu söyleyen Bakan Güllüce, konuşmasına şöyle devam etti:
“Birinci olarak, iklim finansmanı konusunda uzlaşmaya varmalıyız. Finans taahhütleri gelişmekte olan ülkelerin beklentilerini karşılamalıdır. İhtiyaç duyan bütün Tarafların hak ettikleri payı alması sağlanmalıdır. Bu çerçevede, 2020 ile 2030 arasında ne kadar finansman sağlanacağı bilinmelidir.
İkinci olarak, yeni anlaşma altında, etkin bir izleme, raporlama ve doğrulama sistemi ile periyodik gözden geçirme mekanizması tasarlamalıyız. Bu sistem, bütün Tarafların gerçekleştirdiklerini şeffaf bir şekilde ortaya koymalarını, ayrıca çabalarını zaman içinde artırmalarını sağlamalıdır. Katı kurallardan kaçınmalıyız. Ulusal koşulları doğrultusunda bütün Taraflara belli oranda esneklik sağlanmalıdır.”