Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün faaliyetleri kapsamında yapı ustalarına kazandırılan MYK belgelerinin hak sahiplerine verilmesi ve piyasa gözetimi ve denetimine ivme kazandırmak amacıyla alınan araçların dağıtım törenine katıldı.
Düzenlenen programda MYK belgeleri hak sahibi yapı ustalarına Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce tarafından verildi. Programda ayrıca yapı malzemelerine yönelik olarak gerçekleştirilen piyasa gözetimi ve denetimi (PGD) faaliyetlerine ivme kazandırmak amacıyla Bakanlığın denetim filosuna 10 adet arazi özellikli araç dağıtımı yapıldı.
Bakanlığın PGD faaliyetlerindeki etkinliğinin artırılması ve denetimin yurdun en ücra köşesine kadar yaygınlaştırılması için tüm teşkilatımız donanımlı arazi araçlarıyla desteklenmektedir diyen Bakan Güllüce, bakanlığın denetim filosuna yeni eklenen çift kabinli 10 adet arazi özellikli araç bu alanda verimliliğin artmasına hizmet edeceği gibi Bakanlığımızın gücüne güç katacaktadır ifadesini kullandı.
Bakan Güllüce: “Bakanlığımızın bu alandaki kararlı hamleleri devam ederek 2015 yılı içerisinde ikinci grup 10 adet arazi aracı daha denetim filomuzda hizmet vermeye başlayacaktır” dedi.
Bakan Güllüce toplantıda yaptığı konuşmada, yaşanabilir ve marka şehirler kavramlarının günümüzde çok sık kullanıldığını belirtti.
Herkesin bu kavramlar için farklı bir şeyler söylediğini dile getiren Bakan Güllüce, "Yaşanabilir şehir nedir? Güneş enerjisi olmazsa o şehir yaşanabilir olmuyor mu? Ne olursa yaşanabilir ya da marka oluyor? Mimarlarımız nasıl binalar yapmalı ki o binalar da yaşanabilir olsun? Sadece deprem riski ve güvenlik değil, insanın ergonomisine uygun, içinde huzur duyduğu ve stresin olmadığı şehir ve ev nasıl olmalı?" soruları üzerinde düşünülmesi gerektiğini aktardı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, İmar Kanunu'nun yamalı bohçaya döndüğünü ve eksikleri bulunduğunu belirterek, bu nedenle sıfır kilometrelik bir İmar Kanunu hazırlayıp toplumun huzuruna sunacaklarını söyledi.
Bakan Güllüce, "Herkesi memnun etmenin mümkün olmadığını bilerek söylüyorum. Ortalama herkesin evet diyebileceği çalıştaylar düzenlenerek bir İmar Yönetmeliği ve sıfır kilometrelik bir İmar Kanunu hazırlayıp, inşallah toplumun huzuruna sunacağız. Çünkü İmar Kanunumuz biraz yamalı bohçaya dönmüş ve eksikleri var" değerlendirmesinde bulundu.
-"Şu konuştuğum kürsüyü yapacak marangozluğum bile vardır"-
Bakan Güllüce, meslek lisesinde okuduğunu anımsatarak, inşaat işleriyle ilgili cam kesme hariç çoğu şeyi bildiğini kaydetti.
"Şu konuştuğum kürsüyü yapacak marangozluğum bile vardır, hatta daha kalitelisini yaparım" diyen Bakan Güllüce, iş gücü kalitesinin önemini anlattı.
Bakan Güllüce, kalite yakalanamadığı sürece yurtdışında rekabet şartının kalmayacağını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dünyanın diye başlayan her cümle beni çılgınca mutlu eder, sevindirir. Dünyanın en büyük havalimanı, dünyanın beşinci laboratuvarı... Kelime ağızdan kolay çıkıyor da altına indiğiniz zaman deve dişi gibi ülkeler var, ne ekonomiler var, ne teknolojiler var. Onları aşmışsınız, dünyanın inşaat sektöründe ikincisi olmuşsunuz. İnşaat sektörünün dünyanın ikincisi oluşu kim sayesinde olmuştur? Mimarımızın, mühendisimizin, müteahhidimizin ve nitelikli iş gücümüz sayesinde olmuştur. Hatta neden birinci olamıyoruz? Amerika'yı geçmişiz, Çin'i niye geçemeyelim? Aya gideceğiz deriz yıldızda kalırız. Benim işçim, benim müteahhidim, mühendisim bunu başarır diyelim. Birinci olabileceğimize iman ederek, inanarak söylüyorum."
Marmara Depremi sonrasında yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Bakan Güllüce, malzeme kalitesi kadar nitelikli iş gücünün de önemli olduğunu vurguladı.
Bakan Güllüce, ülkede son yıllarda yaşanan bazı iş kazalarına da değinerek, "Acılar çektik, insanımızı kaybediyoruz. Bir canın fiyatı, bedeli var mı? Son bir kaç kazada ıstırap çektik. Baştan aşağı toplam kalite sistematiğinin oluşmamasından kaynaklanıyordu. Nitelikli iş gücünü çok önemsiyorum. Türkiye'nin çok önemli bir problemidir. Türkiye'nin bir kalite sorunu vardır. Sadece iş gücüyle ilgili değil, birçok alanda. Bürokrasi için de geçerlidir bu, yönetim tarzı için de geçerlidir. Kaliteyle ilgili hepimiz kendimizi ve kurumumuzu kontrolden geçirmeliyiz" ifadelerini kullandı.
-"Testiyi kıran ile suyu getireni ayırmamız gerekiyor"-
Güvenli yapı malzemeleri ve yapı denetimi konularını da ele alan Bakan Güllüce, kötüyü tespit edip devre dışı bırakmanın, iyi için çalışmak anlamına geldiğini bildirdi.
Bakan Güllüce, "Akşama kadar oturup tavla oynuyorsa bir adam, yapı denetimi yapmıyorsa, yerine hiç gitmiyorsa ya da görevini yerine getirmiyorsa, denetimde de bu tipler devre dışı bırakılmaya çalışıyorsa bu ne demektir? Görevini hakkıyla yapan insana yardımcı olmak için çabalıyoruz demektir" diye konuştu.
"Testiyi kıran da bir, suyu getiren de" atasözünü hatırlatan Bakan Güllüce, bu ikisinin ayrılması gerektiğini vurguladı. Güllüce, bu sayede ülkenin bir noktaya gideceğini ve adaletin sağlanacağına dikkati çekti.
"Yapı denetimcilerinin ekmeğiyle oynuyor" şeklindeki eleştirilere değinen Bakan Güllüce, ekmeğin kutsallığını da bildiklerini, kutsadıklarını da söyledi.
Bakan Güllüce, üniversite yıllarında maddi açıdan çok zorluk çektiklerine dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ballı börek okuyup etmedik. Paramız yoktu kantinden yiyecek. Gidiyor bakkaldan helva ekmek yiyorduk. Ekmeğin ne olduğunu bilenlerdeniz. Ama eğer o kötüyü ayırmazsan o zaman iyi çalışan mühendis arkadaşım senin farkın nasıl ortaya çıkacak? Yapı denetimi böyle olduğu gibi malzeme denetimi için de aynı şey geçerli. İki adam demir üretiyor. Birisi çok daha ucuza üretiyor, çok daha kalitesiz üretiyor ve piyasaya sürüyor. Beriki de bütün standartları sağlayan bir şekilde üretiyor ve sunuyor. Birinciyi devre dışı bırakmazsanız ikinciye haksızlık etmiş olmaz mıyız? O da becerebilsin, aynı kalitede, standartlara uygun şekilde malzeme üretsin. Eğer sen piyasaya kötü mal sunuyorsan, sunma arkadaş... Bu denetimleri de hep yapacağız. İstediği kadar da aleyhimize yazı yazdırsın, propaganda yaptırsın. Benim hiç kimseyle ne alacağım var ne vereceğim var. Türkiye'nin tümünden her üretene yol olur, asfalt oluruz."
-"Güçlü ekonomiye, birlikte olmaya mahkumuz, mecburuz"-
Yeterince üretim yapılamamasının, ülkenin çok önemli problemlerinden birisi olduğunu belirten Güllüce, "Biz tekin olmayan topraklarda yaşıyoruz. Hala bu vatanda bizim işgalci olduğumuzu, bize ait olmadığını düşünen bir dünya var. Bu topraklarda güçlü olmak zorundayız. Güçlü orduya, güçlü ekonomiye, birlikte olmaya mahkumuz, mecburuz. Buralar tekin araziler değil. Anadolu Platosu'nda bizim hala bizim olmamazı arzulayan bir çok kurumlar, kişiler, görüşler, devletler var. Onun için çok üreten, güçlü ordusu, güçlü ekonomisi ve güçlü dayanışması olan bir ülke olmak zorundayız. Üreten insana her insana elimizden gelen her şeyi yaparız" diye konuştu.
Bakan Güllüce, konuşmasının ardından, bazı çevre ve şehircilik il müdürlerine tahsis edilen araçların anahtarlarının teslimi gerçekleştirdi. Ayrıca, bazı firma temsilcilerine yurt dışı müteahhitlik belgesi, yapı ustalarına da "mesleki yeterlilik belgesi" verildi.