Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, “İş kazalarının sıfıra indirilmesi için çalışıyoruz” dedi.
Bakan Güllüce, katıldığı televizyon programında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Bütün Avrupa’daki inşaat miktarı kadar Türkiye’de de inşaat olduğunu söyleyen Bakan Güllüce, “Tüketim olarak baktığınız zaman kum, çimento, demir olarak 400 – 500 milyon Avrupa nüfusunun tükettiği kadar biz çimento ve demir tüketiyoruz. Bizim inşaat hamlemiz çok fazla bundan dolayı kazalarda çok olabilir demek istemiyorum, kimse böyle yorumlamasın bunu ama bu problemimizi görüyorum bu kadar çok inşaat yapılıyor. Metrolar yapılıyor, havaalanları yapılıyor, marmaraylar yapılıyor, konutlar yapılıyor, adliye binaları yapılıyor yani Türkiye inşa ediliyor. Müthiş bir seferberlik var. Bu yüzden de yeterince eğitilmemiş diyebileceğimiz fazla sayıda insanımız buralarda çalışıyor.” dedi.
Bakan Güllüce konuşmasına şöyle devam etti:
“İki tane dezavantajımız var. Çok miktarda inşaat yapmak ülke açısından avantaj, kaza açısından dezavantaj. Diğer bir husus da elemanlarımızın, çalışanlarımızın yeterince eğitim almamış olmasıdır. İnşaat sektöründe mesleki eğitimin yapılması ile ilgili zaten mevzuatlarımız var. 2017 yılından itibariyle de mesleki eğitimden geçmemiş insanlar inşaatlarda çalışamayacak hale gelecek. 100 binlerce insanımız var inşaat sektöründe çalışan. Bunların eğitimi böyle akşamdan sabaha olmuyor. Bir de inşaat teknolojisi çok hızla gelişiyor. Yani bugün eğitim verdiğiniz insana da tekrar eğitim verme ihtiyacı duyabilirsiniz. Yani 10 sene 20 sene önceki bina yapma tekniği, binaların yüksekliği, binaların cepheleri vs. farklı şeylerdi bunlar çoğaldı. Bunlar çoğalınca da daha önce eğitilmiş, usta olmuş iyi bir noktada olanların bile eğitimine ihtiyaç var. Biz bakanlık olarak bunu planladık. Daha sonra 2017’de de diyeceğiz ki “kardeşim sen eğitim almamışsan inşaatta çalışamayacaksın” Artı inşaat malzemesi üretimi için de bunlar böyledir. Yani siz öyle her malzemeyi kullanamazsınız, inşaat malzemelerinin standartları oluşmuş durumdadır. Bu standartları sağlamayan malzemelerin kullanılmaması durumu vardır. Aynı zamanda biz dünyada inşaat malzemeleri alanında da oldukça iyi ve iddialı bir ülke olduk. Bu durum oldukça sevindiricidir.”
Türkiye’de deprem ve enerji noktasında sıkıntıların olduğunu belirten Bakan Güllüce, “Allah bize iki şeyi vermemiş. Deprem güvenliğimiz yok her tarafımız deprem riski taşıyor. İkincisi de enerjimiz yok. Bir enerji üretmemiz lazım. Enerji fakiri bir ülkeyiz o yüzden biz rüzgar enerjisinden, güneş enerjisinden istifade etmeliyiz. Biz hidrolik santralleri yapmalıyız. Bunları yaparken de elbette tabiatı, doğayı, çevreyi ve oradaki ekolojiyi düşünmeliyiz. Bunları en ileri teknolojiyle, sıfır zararla yapılmasının önlemini almalıyız ve çaresini aramalıyız” dedi.
Bakan Güllüce sözlerine şöyle devam etti:
“Termik santralleri elbette ki yapmalıyız, yerin altı, her tarafımız kömür. Yani bu kömürler orada yatsın, ben şu korkuyu taşıyayım; eyvah benim vanayı kapatırsa halim ne olacak. Üstelikte dünya kadar döviz ödüyorum, bütçe açığım oluyor. Niye benim öğretmenim daha fazla maaş almasın, niye benim polisim daha fazla maaş almasın, benim öğrencim daha iyi laboratuvarlara kavuşmasın. Tabi bu bütçe açığı ile ilgili eğer biz yurt dışına enerji ile ilgili para vermemiş olsak bu paralar nereye gidecek bu paralar öğretmene, subaya, işçiye maaş olacak. Bu para insana ekmek olacak, aş olacak.”
O zaman ben termik santral yapmalıyım. Ben nükleer santralden elektrik elde etmeliyim. Ben rüzgardan elektrik elde etmeliyim. Hidrolik santraller kurmalıyım. İyi ama bunları yaparken etraf kirlenirse? Kirlenmeyecek teknolojiyi kullanmalıyım bu ön şartla konuşuyorum bunu zaten. Ben hem bunu yapalım hem kirletmeyelim tezini savunuyorum. Enerji fakiri bir ülke olduğumuz için bu konuya herkesin sağduyu ile bakması lazım. Yani dünyanın bütün ülkelerinde nükleer santral problem olmuyor da niye bizim ülkemiz de problem oluyor, bunu bir düşünmemiz lazım. Biz bunlar yapılırken ekolojiye hiçbir şekilde zarar vermesin diyoruz.”
Mersin Akkuyu’daki Nükleer Santrali’nin ÇED raporunun çok hassas değerlendirildiğini belirten Bakan Güllüce, “Çok değerli incelemelere tabi, çok teknik ve ilmi bir çalışma, herkes emin olsun. Bakanlığımızın, çok özel yetişmiş, çok bilgili bir kadrosu var. Müsteşarından başlayın bizim en alt düzeydeki personelimize kadar hepsi son derece gelişmiş, işini çok iyi bilen insanlardır. Bakanlığımızda çok donanımlı dünya kadar çevre mühendisimiz ve dünya kadar teknik elemanımız var, bunların hepsi de “en” insanlar. Onun için herkes rahat olsun her şey en ince ayrıntısına kadar inceleniyor.” dedi.
Yangın Yönetmeliği hakkında da bilgi veren Bakan İdris Güllüce, “9 katın, 10 katın üstündeki binaların uygulayacakları izolasyon malzemesi ve şartlarının tekniği ile daha aşağıdaki katların uygulayacakları teknikler farklıdır, o hale getiriyoruz. İkincisi çatısında doğalgaz olan binaların, çatıda sistem kurabilmelerine müsaade edecek bir değişiklik yapıyoruz.” dedi.
Kömür kullanılan yerlerde baca izolasyonu, baca koruması diye bir zorunluluk getirmeye çalıştıklarını söyleyen Bakan Güllüce, “Çünkü sabahleyin açıyorsunuz televizyonu, soba gazı zehirlenmesinden iki genç öldü diyorlar. O gün hiç birimizin ağzını bıçak açmıyor. Çok rahatsız oluyoruz, çok üzülüyoruz. Bunlar bizim çocuklarımız bizim vatandaşlarımız ve insan sonuçta. Bakanlığımız tarafından da gerekirse baca ve soba kullanımı konusunda bilgilendirme çalışması yapılır” dedi.