Ekonomik ve sosyal kalkınma ile çevrenin korunmasının birbirinden ayrılmaz bir bütün. Hepimizin doğayı koruma ve kullanma dengesi içerisinde bir büyüme anlayışına sahip olması gerekiyor. Çünkü çevre de insan için üretim kadar vazgeçilmez bir nimet ve çevrenin korunması mutlak surette hepimizin birinci önceliği olmalı. Küresel bilinç oluşturma noktasında “5 Haziran Dünya Çevre Günü” çok büyük önem taşıyor.
Biz bu açıdan az zamanda çok uzun bir yol aldık. Ortaya çıkan veriler de bunun en önemli kanıtı. 2002 yılında 145 atıksu arıtma tesisiyle 248 belediyeye hizmet verilirken, bugün 534 atıksu arıtma tesisiyle 636 belediyeye hizmet verilmektedir. Belediye nüfusunun yüzde 35’inin atıksuyu arıtılmaktayken, bugün bu oran yüzde 74’e ulaşmıştır. Ama hedefimiz 2023 yılı itibarıyla bu oranın yüzde 100’e çıkarılmasıdır. 2002′de böyle bir uygulama yokken bugün ülkemizde 10 bin metreküp/gün üzerinde atıksu deşarjı yapan tüm işletmeler online izlenmektedir. Ayrıca, atıksu arıtma tesislerinin elektrik giderlerinin yüzde 50′si Bakanlığımızca karşılanmaktadır. Bu kapsamda 2011, 2012 ve 2013′de toplam 80 milyon lira enerji teşviki verilmiştir.
Geçmişte çevre konusunda insanımızın nelere maruz bırakıldığını hep beraber müşahade ettik. Ama artık patlayan çöp yığınlarından katı atık düzenli depolama sahalarına geçilmiştir. 2002′de 15 düzenli depolama tesisi bulunurken, bugün açılmış olan tesislerle beraber toplamda 76 düzenli depolama tesisiyle 1010 belediyede 46,5 milyon kişiye hizmet verilecektir. 2023′e kadar düzensiz katı atık depolama sahalarının tümü rehabilite edilecektir.
Bugün itibarıyla atık yönetimi konusunda faaliyet gösteren Bakanlığımızca lisanslandırılmış 1200’ün üzerinde geri kazanım tesisinde 60 bin kişi istihdam edilmiş ve geri kazanım faaliyetleri sonucu sağlanan katma değer yıllık 2 milyar lirayı aşmıştır.
Bugün gururla ifade ediyorum ki Türkiye, Mavi Bayrak’ta İspanya, Yunanistan ve Fransa’nın ardından dünya dördüncüsü. Mavi Bayraklı plaj ve marina sayısının 2003 yılında 271 iken bugün itibarıyla sayının 419′a ulaşmıştır. Koy ve körfezlerimiz de artık atık ve pis sularla kirlenmeyecektir.
Ama daha yapacak çok işimiz var.
Mekanları tüketerek değil, yeniden üreterek, yaşadığı yere sahip çıkma bilincine dönüştüren çevre ve şehircilik stratejisini esas alacağız. Şehirlerde kuracağımız botanik bahçeleri ile insanımız artık pek çok bitki türünü daha yakından tanıyacak ve daha çok sevecek. Elektromanyetik kirlilik, ışık ve gürültü kirliliğini önleyici tedbirler konusunda çalışmalara önem vereceğiz.
Kentsel çöp ve özel atıkların ayrıştırılarak toplanmasının teşvik edilmesine yönelik projeleri teşvik edeceğiz. Şehir düzenlemelerinde şehir kimliğine uygun biyomimari çalışmaları hayata geçirmeyi planlıyoruz. Çevreci STK’lar ile işbirliğimizi geliştirecek ve yenilerinin kurularak verimli çalışmalar yapmalarını teşvik edeceğiz. Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol imzalayarak tüm eğitim kurumlarında çevre ile ilgili eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapacağız.
Bunlar çevre alanında sahip olduğumuz vizyonu gösteren sadece birkaç örnek.
Biz 2014 Dünya Çevre Günü’nü yepyeni bir milat olarak değerlendiriyoruz ve milletimizin hak ettiği güzel geleceği hep birlikte inşa edeceğiz. Çünkü gelecek bize emanet.